Çukuriçi Höyüğü

Arkeolojik Höyük
Adı: Çukuriçi Höyüğü
il: İzmir
İlçe: Selçuk
Köy: Merkez
Türü: Höyük
Tahribat:
Tescil durumu:
Tescil No ve derece:
Tescil tarihi:
Araştırma yöntemi: Kazı

Çukuriçi Höyüğü, İzmir İl merkezinin güneyinde, Selçuk İlçesi'nin 1 km. güneyinde, Efes antik kentinin hemen güneydoğusunda yer alan bir höyüktür. Kentin Magnesia kapısından 500 metre mesafede, antik Smyrna olarak adlandırılan günümüzde Çukuriçi Mevkii olarak bilen yerdedir. Höyük'ün yanından Derbent Deresi akmaktadır. Selçuk – Aydın karayolunun Efes ayrımından sonra, karayolunun 100 metre batısındadır. Höyüğün adının Apasas olduğu ileri sürülmekle birlikte kazı ekibince bölgenin adı verilmiştir. Yerleşmenin MÖ 3. binyılda deniz kenarında olduğu hem jeomorfologlarca yapılan araştırmalarda, hem de kazılardaki çok sayıdaki deniz kabuğu buluntusuna dayanılarak ileri sürülmektedir. Tepe, günümüzde bile son derece verimli bir ovada yer almaktadır.[1]

Kazılar

Höyük, 3 Nisan 1995 tarihinde Efes Müzesi araştırmacıları tarafından mandalina bahçesinde yapılacak bir tesviye çalışmasını kontrole gittiklerinde, bir rastlantı sonucu tespit edilmiştir.[2] Aynı yıl ve bir sonraki yıl Efes Müzesi arkeologlarından Adil Evren ve Cengiz İçten başkanlığında kurtarma kazıları yapılmıştır. Parasal sınırlılıklar yüzünden ancak bir metre derinlikte kazı yapılabilmiştir.[1] 1996 yılında Adil Evren başkanlığında yapılan kazı çalışmaları sırasında, höyüğün kuzey yönünde iki açma açılmış ve bu açmalarda çok önemli buluntulara ulaşılmıştır. 3 nolu açma da kuzey güney doğrultuda taş örgü duvarlar, kerpiç kalıntılar, yangın izleri, taş balta,ağırşak ve bronz iğneler bulunmuştur. Höyüğün tamamında bulunan obsidiyen ve sileksler bu açmalarda da bol miktarda ele geçirilmiştir. Ayrıca,bulunan çok sayıda ki seramik parçası açkılı ve açkısız olamk üzere elde yapılmış ve oldukça kaba hamur içermektedir. Sokma ve kazıma tekniğinde bezekli olan bu kap parçaları halen Efes Müzesi'nde korunmaktadır. 4 nolu açmada bulunan seramik parçaları(birinde kemik bulunmaktaydı), çakıl taşları,deniz kabuklu fosilleri, kemik perdahlama aletleri höyüğün günümüze kadar bulunan en önemli buluntuları arasında yerini almaktadır. Bu konu ile ilgili makale Arkeoloji ve Sanat Dergisi'nde (1999, s.92) yayınlanmıştır.

Kazı çalışmaları 2006 yılında yeniden başlatılmıştır.[3] Bu çalışmalar Efes civarının prehistoryasını araştırmaya yönelen ilk sistematik çalışmalardır.[4] Bu bağlanma Efes Müzesi'nce 1995 yılında yapılan kazılar, Efes bölgesi prehistoryası araştırmalarına önayak olmuştur. İkici dönem kazılar, Avusturya Arkeoloji Enstitüsü'nün Efes ve civarı çalışmalarında yer alan Sabine Landstatter başkanlığında Avusturyalı bir ekiple sürdürülmektedir.[5] Çalışmalar esas olarak Avusturya Bilim Fonu (FWF ) tarafından finanse edilmektedir.[4] Amaçlar, yerleşimin arkeolojik olarak ortaya çıkarılması, iskan dönemlerinin belirlenmesi ve Efes Bölgesi prehistoryasına ilişkin olarak bir kavrayış oluşturmasıdır. Çalışmalarda arkeolojinin yanı sıra arkeozooloji, arkeobotanik, jeoloji ve jeofizik, metalurji, mineroloji ve petrografi gibi analiz yöntemlerinden yararlanılması hedeflenmiştir. Projenin 2016 yılına kadar sürdürülmesi planlanmaktadır.[4] Kazı çalışmaları bir yandan bölgenin uygarlık tarihini biraz daha geriye çekerken diğer yandan Kalkolitik – Tunç Çağı geçişi hakkında önemli veriler sağlamaktadır. Kazıların daha dar alandaki önemi de antik Efes kentinin tarihini 4 binyıl daha geriye çekmesidir.[6]

Tabakalanma

Yüzeyde kesin olmamakla birlikte Geç Neolitik Çağ buluntuları ele geçmiştir. Kazılarda ise Erken Tunç Çağı ve Geç Kalkolitik Çağ - MÖ 2. binyılın ikinci yarısı malzemesi ele geçmiştir. Buna göre birkaç tabakalı bir yerleşme görünümündedir.[1]

Buluntular

Kazı alanı

Erken Tunç Çağı mimarisine ilişkin olarak taş temelli kerpiç duvar parçalarından ve ocak tabanı izlerinden başkaca bir buluntu ortaya çıkmamıştır. Efes kazı ekibi 2008 yılında tepenin tüm yüzeyinde ve çevresinde jeomanyetik ve jeoradar araştırmaları yapılmış, MÖ 3. binyıl başlarına ait olduğu düşünülen evler belirlenmiştir.[1]

Kazı başkanının değerlendirmesiyle MÖ 3. binyıl başlarına ait olmak üzere el yapımı, ince cidarlı mahmuzlu kap ile aynı binyılın ortalarına tarihlenen devetüyü hamurlu, koyu devetüyü yüzey renkli ve açkılı testi bulunmuştur. Genelde el yapımı olan ilmek delikli, askı kulplu parçalar da vardır.[1]

Hem yüzeyde hem de kazılarda çok sayıda obsidiyen ve çakmaktaşı yonga, dilgi ve artıklar ele geçmiştir. Bu buluntular yoğun bir yontmataş endüstrisinin varlığını göstermektedir.[1]

Diğer buluntular arasında, yüzeyde ele geçtikleri için kazı başkanlarınca tarihlendirilmekten kaçınılan pişmiş toprak ağırşaklar, kemik aletler, yassı taş balta ve tunç yassı balta gibi parçalar bulunmaktadır.[1]

Yerleşme sakinlerinin teknolojik bir ustalık geliştirdikleri, diğer buluntular bir yana, yüksek kalitede çanak çömlekleriyle, yontmataş kaplarıyla ve obsidiyen aletleriyle ortaya konulmaktadır.[7]

Çalışmalarda ortaya çıkarılan buluntular, esas olarak 2010 yılından itibaren Selçuk Müzesi'nde sergilenmektedir.[4]

Değerlendirme ve tarihlendirme

Çukuriçi Höyüğü'nün bölgenin en eski yerleşmelerinden biri olduğu kesin görülmektedir. Yerleşmede Yakındoğu ölçü birimlerinin kullanılmış olması, Melos Adası kökenli obsidiyenin işlenmesi gibi bulgular, Höyük'ün geniş bir ticaret ağı içinde oluğu yönünde değerlendirilmektedir. Diğer yandan maden işlemede kullanıldığı düşünülen ocakların ve döküm kalıplarının varlığı da bu değerlendirmeyi desteklemektedir.[1] Gelişkin bir metalurjiye işaret eden buluntular, dikkati çekecek kadar çok sayıda maden ergitme ocağı, metalürjide kullanılan aletler, bakırdan yapılma ürünler ve düşük kalitede bakır cevheri parçalarıdır. Bu buluntular yerleşmenin önemli bir metalürji merkezi olduğunu göstermektedir. Bunun için, böylesi bir merkezin gerektirdiği yeterli hammadde sağlamanın karmaşık yapısına ve metalürji ürünlerinin kullanımı için de bir takas sistemine, hepsinden önemlisi standartlaşmış üretim yapısına sahip olması gerekmektedir. Hammadde kaynakları yönünden, İzmir – Aydın bölgesi jeolojik olarak iyi araştırılmış ve belgelenmiş bir bölgedir. Bu nedenle Çukuriçi'nin yakın çevresinde, hemen güneyinden başlamak üzere doğu ve kuzeybatısında bakır, çinko ve gümüş yataklarının olduğu bilinmektedir.[8] Bununla yetinilmeyip Efes Bölgesi ve açılımlarında maden yataklarının tespiti için 2011 yılından başlayarak yüzey çalışmaları yapılmıştır.[4]

Antik Efes'in liman kentinde MÖ 1050 yıllarında Yunanistan'dan gelen göçmenlerin de yaşamaya başladığı, yerleşmenin MÖ 560 yılında Artemis Tapınağı çevresine taşındığı bilinmektedir.[9] Efes'in en eski yerleşimlerinden biri olduğu öne sürülen Ayasuluk Tepesi MÖ 3. binyılda kurulduğu düşünülürse[10] Çukuriçi Höyüğü'nün ve aynı türde buluntu veren Arvalya Höyük'le birlikte Efes'in yerli halkının geçmişini oluşturduğu anlaşılmaktadır.[9]

Sürdürülen çalışmalar Höyük'te günümüzden 8 bin yıl öncesinden (MÖ 6000 civarı) MÖ 2500 dolaylarına kadar yerleşim olduğunu göstermiştir.[5] Dört bin yıla yakın bir süre iskan edilen yerleşmenin bu sürenin sonunda henüz bilinmeyen bir nedenle terk edildiği anlaşılmaktadır.[11]

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. 1 2 3 4 5 6 7 8 TAY – Yerleşme Dönem Ayrıntıları
  2. Levent İlgün Efes Kenti ve Medeniyeti
  3. Prähistorische Forschungen in Ephesos
  4. 1 2 3 4 5 Prehistoric Research Ephesos - ÖAI
  5. 1 2 TAY Haberler 30 Eylül – 6 Ekim 2007
  6. TAY Haberler 31 Ağustos – 6 Eylül 2008
  7. M. Bergner, B. Horejs, E. Pernicka, Zur Herkunft der Obsidianartefakte vom Çukuriçi Höyük, StTroica - 2008 Sh.: 251–273
  8. Gregor Borg, Danilo Wolf Systematic differences between prehistoric and modern metal provinces in Western Turkey as a result of supergene modification – implications for archaeological provenance studies
  9. 1 2 Dokuz Eylül Üniversitesi, Efes – Selçuk
  10. Pamukkale Üniversitesi
  11. B. Horejs mit Beiträgen von F. Galik, U. Thanheiser, Erster Grabungsbericht zu den Kampagnen 2006–2007 am Çukuriçi Höyük (2008) Sh.: 91–106
This article is issued from Vikipedi - version of the 9/8/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.