Scipio Aemilianus

Scipio Aemilianus (Scipio Africanus Minor) (D. MÖ 185- Ö. MÖ. 129) Romalı devlet adamı, politikacı ve asker. Üçüncü Pön Savaşı ile Kartaca'yı tarihten silen ve hafızalara kazınan helenofil Romalı.[1]

Publius Cornelius Scipio Aemilianus Africanus
Eş(leri) Sempronia
Babası Lucius Aemilius Paullus Macedonicus
Doğum 185 MÖ
Ölüm 129 MÖ

İlk yılları

Scipio Aemilianus, Üçüncü Makedonya Savaşı'nın kahramanı Lucius Aemilius Macedonicus'un ikinci oğludur. Dedesi Lucius Aemilius Paullus(Macedonicus'un babası) İkinci Pön Savaşı'nın en büyük çarpışması Cannae Savaşı'nda yenilerek öldürülmüştür. Lucius Aemilius Macedonicus, iki kere konsül seçilmiş çarpıcı bir karakterdi. Romalı erdemlerine sahip olmakla birlikte Helenistik kültüre de yoğun ilgi duyuyordu. Scipio'nun doğumu sonrası Macedonicus, eşini boşamıştır ve babaları yeniden evlenince iki kardeş diğer patrici ailelerin gözetimine verilmiştir. bu hem onların patrici ailelerin desteğini almalarını sağlıyor; hem de eğitimleri veriliyordu. Her iki kardeş de evlatlık verilseler bile babalarıyla ilişkileri yakın olarak devam etmiştir. Scipio Aemilianus'un abisi İkinci Pön Savaşı'nda diktatör de seçilen Quintus Fabius Maximus Cunctator'un torunu veya oğlu tarafından evlat edinilmişti. Scipio Aemilianus ise meşhur Scipio Africanus Major'un oğlu Publius Scipio tarafından evlat edinilmişti. Scipio Roma'nın iki etkin ve soylu ailesinin himayesinde olmuş oluyordu. Aynı anda iki büyük imperatora (Latince general) halef konumuna gelecekti. İlk yıllarına ilişkin bilgileri Plutarch'ın eserinden öğrenilmektedir. Klasik Roma anlayışı kadar Helenistik kültür dairesine de yakın bir eğitim görmesi sağlanmıştır, zira babası da iki dünyanın insanı bir soyluydu. Scipio büyürken etrafında filozof, bilim insanı, yazar kadar av umanı, asker ve müfettişler de vardı. Bu sıkı eğitim süreci ilerideki hayat vizyonunu oluşturacaktı. MÖ 168'de abisiyle beraber babasının hizmetinde olmak üzere Üçüncü Makedonya Savaşı'nda yer almışlardır. Özellikle Pydna Savaşı'nda bozguna uğrayan Makedon kuvvetlerini çılgınca bir cesaretle takip etmiş ve savaş meydanından çıkıp kaybolmuştu. O gün yazılanlara göre Roma ordugahı topyekun teyakkuza geçmiş genç soyluyu aramaya başlamıştı. Lucius Aemilius Macedonicus da oldukça telaşlıydı. Kampın dışında kanlar içinde genç adam bulunmuştu, kanlar öldürdüğü düşmanların kanlarıydı. Babası savaş sonrası daha dikkatli savaşması ve fiziken gelişmesi için Makedonya Sarayı'ndaki eğitmenleri tuttu ve bu süreçte genç Aemilianus Antik Yunan'ın entelektüel dünyasına da girmişti.[1]

Dünya görüşü

Karakteri ve idealleri üzerindeki en büyük etki Grek tarihçi Polybius tarafından bırakılmıştı. Ahayalı bir bilge olan Polybius ülkesinden sürgün edilmişti ve İtalya'ya seyahat ettikten sonra mahkemesiz hapse atılmıştı. Helen kültürüne yakın ilgi duyan Scipio ve abisi bu düşünür için otoritelerle görüşmüşlerdi. Özgürlüğü ve Roma'da kalma izni için çaba sarf ettiler. Kısa sürede Scipio ile yakın arkadaşlık kuran Polybius Aemilianus'un mentörlüğüne soyunmuştu. Bu tip bir danışman scipio adına önemli kazançtı zira şaşırtmayacak bir baskıyla karşı karşıya olan Scipio olgun bir tavırla bu baskıyı kırmalıydı, zira hem Scipiones hem de Aemilii ailelerinin aynı anda reisi olmuştu. Bu Yunan bilge ile kariyer basamaklarını bir Romalı soyluya uygun olacak sırada aşacaktı. Onur, makam ve başarı gibi klasik Romalı ideallerini takip edecekti. Özellikle Makedonya ve Yunanistan'ın fethiyle daha derin bir kültürle karşılaşan Roma dünyası saf roma kültürünü nispeten terk ediyordu, dönemin yazarları işi daha da ileriye götürerek Romalı soylu gençlerin köklerini unuttukları ve Yunan hayranı olarak zevk-ü sefa içinde sorumsuzca yaşadıklarını ifade etmiştir. Bu şartlar abartılı olsa da roma'da ciddi bir kültür yozlaşması yaşandığı sırada hem roma hem de helen kültürünü hakkını vererek yaşayan ve görev bilincine sahip genç Aemilianus takdir topluyordu. kısacası Scipio da babası gibi hem roma hem de helen uygarlığı'na ilgi duyuyordu.[1]

Askeri ve politika kariyeri

Genç yaşlarında entelektüel kimliği ile öne çıkan Scipio politik kariyere uzak duruyordu; ancak MÖ 152'de quaestor olarak ilk resmi görevine başladı. Kısa sürede senato'ya da giren Scipio Aemilianus, siyasete ısınırken felsefi ve kültürel ilgisini kaybetmedi. Her iki kültür dünyasına da hakim bu genç politikacı bazı Romalı gençlerle beraber İtalya'yı ziyaret eden üç Atinalı filozofun konuşmalarına katılıyordu. MÖ 151'de disiplinli ve gönüllü çalışmalarına nedeniyle övgü almıştır. Dönemin siyasi atmosferi esasında gergin ve şiddetliydi. Hispania üzerindeki seferler sonuçsuz kalıyor ve elde edilen topraklardan da kolayla vergi toplanılamıyordu. Bu sebeplerle Romalı soylular Hispania'da görev almaktan kaçınıyorlar ve karmaşa çözülemiyordu. Bu noktada genç Aemilianus gönüllü olarak Hispania üzerine gönderilecek orduya yazıldı. Konsül Lucius Lucullus'un komutasına askeri tribün olarak katılan Scipio seferde büyük cesaret ve yararlılık göstermişlerdi. İntercatia şehri surlarına ilk tırmanan kişi olarak Corona Muralis ile ödüllendirildi, yine aynı yıl Hispanik bir kabileye karşı savaşta kabile şefini teke tek dövüşte öldürüp Spolia Opima adlı nişanı almaya hak kazandı. MÖ 150 tarihinde konsül Lucullus tarafından Afrika'ya savaş filleri alması için gönderilmişti. Bu süre zarfında Numidya kralı Masinissa ile Kartacalılar arasındaki sonuçsuz çatışmalara şahit olmuştu ve kendisine Masinissa tarafından arabuluculuk teklif edilmişti. Uğraşlarına rağmen sonuç alamayan Scipio Aemilianus Roma'ya geri dönmüştü. Daha sonra Polybius'un ricası üzerine Üçüncü Makedonya Savaşı sonunda İtalya'da alıkonan 300 Ahayalı vatandaşın salınması için yaşlı Kato'dan yardım istedi. MÖ 150 yılında Roma ile Kartaca arasında savaş sesleri yükselmeye başlamıştı. Nihayet gelecek yıl savaş patlak verdi ve Scipio Aemilianus askeri tribün olarak görev aldı. Bu görevi layığıyla yapıp çok yararlılık gösteren Aemilianus'a rağmen sefer sonuçsuz kalmıştır. Her iki konsül de kuşatmaya kara denizden katılmış olsa da bir süre sonra konsüllerden biri Roma'ya dönünce yalnız kalan konsül mMnilius'un kampına Kartacalılar bir gece baskını düzenleyip Romalıları püskürttüler. Sonraki 2 sene sonuçsuz çarpışmalarla geçti ve Manilius'un komutası altında başarılı olunamadı. Bu sırada Scipio Masinissa ölüm döşeğindeyken Scipio'dan ülkesinin kendisinden sonraki düzenlemesini yapmasını istedi. Aemilianus bunun üzerine Masinissa'nın ülkesini üç oğlu arasında pay etti.

Scipio ve ölüm döşeğindeki Masinissa (C20)

Daha sonra başarısız seferin ardından da Roma'ya döndü. MÖ 148'de seçimlere girip Curule Aedile seçildi; ancak halk geçmiş başarıları ve atılganlığı hasebiyle Scipio'nun konsül seçilmesi ve Kartaca seferi için imperium yetkisini almasını dile getirmekteydi. Konsüllük için adaylığı kabul etti; ancak yaşı konsül adaylık yaşının 5 yaş altında çıktığı için reddedildi. Bunun üzerine bir halk tribünü Scipio'nun adaylığının kabul edilmemesi halinde konsüllük seçimlerini iptal edeceğini duyurdu. Senato bu beklentinin önünü açtı ve konsüllük yaşının tutmaması durumunu aşmak adına Scipio'yu istisnai tutacak yasanın çıkmasını teklif etti. Anayasal kısıtlama aşıldı ve MÖ 147'de konsül seçilip Kartaca seferinin komutasına atandı. Karataca'ya karşı yapılan savaşı sıcak çatışmadan ziyade engelleme (blockage) ve abluka olarak sürdürdü. Şehir açlık ve susuzlukla baş başa bırakıldı ve MÖ 146 baharında son bir saldırı yapıldı. Şehir 6 günlük sokak çatışmaları sonucu düştü. Yakılıp yıkıldı ve Kartaca şehri lanetlenip tüm şehir tarlaya dönüştürüldü. Sağ kalan halk köleleştirilip şehir fossa regina olarak ilan edildi. Scipio savaş sonrası harabe hale gelen şehirde dolaşmıştı ve gözleri doldu. Ağlamaya başlayıp Polybius'un elini tuttu ve Polybius'a göre şu sözleri söyledi: "Bu şanlı bir olay; ama içimde kötü bir his var. Bir zaman benzer bir olay bizim ülkemizin de başına gelecek." Kartaca'nın, Afrika'daki yeni Roma eyaleti olarak düzenlenmesinin ardından Roma'ya dönen Scipio Aemilianus bir zafer töreni ile ödüllendirildi ve Africanus cognomenini aldı. Bu nedenle Scipio Africanus Minor diye de bilinir. Ezeli düşman Kartaca'nın yok edicisi olarak halk kahramanı olarak anılan biri olsa da senatoda çokça muhalifi mevcuttu. MÖ 142'de ortağı Mummius ile censor olarak seçildiler. Katı bir censor olarak görev yapan Scipio'nun eylemleri yaşlı Kato'nun tavizsiz tutumuna benziyordu.[1]

Numantia kuşatması

Hayatının ileri yıllarında da ilk yıllarındaki gibi Hispania'ya yolu düşmüştü. Roma uzun yıllar boyunca Celtiberian kabilesiyle mücadele halindeydi ve bu halk üzerine gönderilen Roma ordusunu yenip püskürtmüştü. Konsül Mancinus ve Quaestor Tiberius Gracchus (Scipio Africanus Minor'un kuzeni ve kayın biraderi) başarısız olan sefer sonunda bir nevi çekilmek için Celtiberian kabilesiyle anlaşmışlardı. Bu anlaşma senato nezdinde geçersiz sayıldı ve Mancinus yargılandı, Tiberius Gracchus ise orduyu yıkımdan kurtardığı için yargılanmadı. Hispania'da yaşanan bu felaket sonucu senato, imperium yetkisini Scipio'ya verme eğiliminde bulunmuştur. İkinci kez konsül seçilmek için aday gösterildikten sonra Scipio sefer için hazırlığa başlamıştı, bu sürede adaylığının anayasa hale getirilmesi adına yasa geçirildi. Scipio nihayet MÖ 134'te ikinci kez konsül seçildi ve Numantia seferi için imperium yetkisi aldı. Sefer hazırlıklarına önem veren Scipio Africanus Minor, kişisel muhafız alayları, 500 kişilik yakın bağlaşıklar grubu ve gönüllüler olmak üzere çekirdek bir ekip kurmuştu. Bu seferdeki ilk görevini demoralize olan Hispania birliklerini yeniden düzenlemek ve disipline etmek adına uğraşmaktı. Celtiberik halklar dağlık bir arazide savunma savaşı vererek topoğrafyanın avantajını kullanıyorlardı. Başkentileri Numantia kuşatılmıştı, zira Scipio, yine sıcak çatışma yerine kuşatma, engelleme ve aç bırakma taktiklerini uyguladı. Sekiz aylık zorlu kuşatma sonunda kayıpların ardından Numantia teslim oldu, akabinde halk köle olarak satılıp şehir yıkıldı. MÖ 133'teki zaferden sonra Roma'ya dönen Scipio zafer töreni hakkı kazandı ve ismine Africanus unvanından sonra Numantinus unvanı getirildi. Numantinus ismi resmi olarak verilmemiştir.[1]

Son yılları

Hispania'da tüm bunlar yaşanırken roma anayasal bir krizle boğuşuyordu. Tiberius Gracchus'un fakir halka toprak dağıtımını öngören toprak reformunun yasalaşması adına çaba göstermesi hatta artık aristokratları rahatsız edecek sertliklere başvurması üzerine senato ve halk tribününün arası gerilmişti. Halkı da arkasına alan Tiberius'un sistemi kilitlemesi ve toprak reformu için soyluları kıstırması senato ileri gelenlerini çokça ürkütmüştü ve senato acilen toplanıp tribün ve yandaşlarını linç etmişti. Bu gerginlikte taraf seçmemesi konusunda Scipio'ya saygı duyulmuştu zira hem Hispania'da görevliydi hem de Tiberius akrabasıydı. Tiberius Gracchus ve eylemleri hakkında Scipio'nun ne düşündüğü konusunda çok net fikirlerini açıklamamasının sebeplerinden biri de yakın arkadaşı Gaius Laelius'un toprak reformu konusundaki ılımlı fikirlerini açıklaması olmuştur. Açıkçası yine de Scipio, Tiberius'un yöntemlerini ve fikirlerini çok tutmuyordu, zira bu konuda fikri sorulduğunda "Bir daha tekrar bunu yapan herkes mahvolsun..." cümlesini söylediği Polybius tarafından nakledilmiştir. Buradan yola çıkılarak Tiberius'un öldürülmeyi hak ettiğini düşündüğü anlaşılabilir. Tiberius Gracchus ve toprak reformu hakkındaki çekincesi nedeniyle popülarite kaybetmiştir.[1]

Mirası

Scipio Africanus Minor, güçler ayrılığı ve güçler dengesi üzerine kafa yoran ve siyasi ideallerini bu yönde kuran biriydi. Özellikle Polybius'un etkisiyle Yunan fikir dünyasının penceresinden Roma politik ortamına bakıyordu. Politik aşırılıkların devleti zedeleyeceğini düşünen Scipio, en etkili ve uzun ömürlü yönetimin denge içinde olan ve statükoyu koruyan bir demokrasi olduğunu savunmuştur. Roma üzerine de değerlendirmeler yapan Scipio, her devletin doğum, gelişme ve ölüm gibi merhalelerden geçtiği yönünde bir fikre sahipti ve Roma'nın Kartaca'yı tarihte gömmesiyle gücünün doruğuna çıktığını ve bundan sonra yaşanacak tek gelişmenin çöküş olacağını vurgulamıştır. Scipio'nun denge ve denetim sistemi vurgusu Cicero'nun da ilgisini çekmiş ve ünlü eserlerinde buna vermiştir. Bu görüş çağları aşıp Rönesans'taki bilgelerce araştırılmış ve onlara ilham kaynağı olmuştur. Roma'nın gücünün gelişimine ve sürüdürülmesine büyük katkısı olan Scipio Africanus Minor son yıllarında Roma'nın İtalyan bağlaşıklarının toprak reformu kaynaklı sorunlarına çözüm bulma amaçlı eğilmiştir. Müttefiklerle yapacağı toplantı için konuşmasını hazırladığı bir sabah aniden çalışma masasında ölü bulunmuştur. (MÖ 129) Bu ölüm arkasında büyük bir gizem bırakmış olup birçok soylu Romalı bu ani ölümden dolayı şüphelere sahip olmuşlardı. Şüpheler de aynı zamanda Tiberius Gracchus'un kardeşi olan karısı Sempronia, Gaius Gracchus gibi isimlerin üstüne dönüktü. Cenaze konuşmasını en yakın arkadaşı Gaius Laelius hazırlamıştı. Orijinal metin bugüne kalmadıysa da konuşmasında onu aramızdan bir hastalık aldı cümlesinin geçtiği nakledilmiştir.[1]

Kaynakça

  1. Scullard, Howard Hayes. "Scipio Africanus the Younger". Encyclopædia Britannica. Encyclopædia Britannica, inc. 5 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Mayıs 2020.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.