Refah devleti

Refah devleti veya sosyal devlet, minimum düzey ötesinde vatandaşlarının refahı için birincil sorumluluk kabul eden devlet kavramı olup devletin vatandaşlarının iktisadi ve sosyal esenliklerinin korunması ve teşvik edilmesinde ana rol oynamasını önerir. Müdahaleci, düzenleyici, yeniden dağıtıcı, girişimci ve bireylere hak ve özgürlüklerin sağlanması bakımından pozitif bir devlet anlayışıdır. Bu şekil devlet kavramı fırsat eşitliği, servetin eşit şekilde dağılması ve nispeten rahat bir hayat sağlamak için gerekli asgari şartlara yetişemeyen kişiler için kamu mesuliyeti prensiplerine dayanır. Bu genel yaklaşım bir ülkenin çok değişik şekilde iktisaden ve sosyal bakımdan organize edilmesini mümkün kılar.

Genel olarak bir refah devletinin iki değişik siyasi ve sosyal yaklaşımı olabilir:

  • Bir modele göre devlet vatandaşlarının refahı için başta gelen birinci merci ve mesuliyet yükü taşıyan kurumdur. Bu teoriye göre devletin mesuliyeti çok geniş kapsamlıdır çünkü bir vatandaşın refahının her yönü üzerinde devlet mesuliyet yüklenmiştir ve bu mesuliyete hiçbir istisna olmadan ülkenin tüm kişileri üzerinedir.
  • Diğer yaklaşıma göre refah devleti devletin vatandaşlarının hayat standartlarının iyice belirlenmiş asgari standartların altına düşmemesi için bir "sosyal güvenlik sağlama ağı" yaratılmasıdır.

"Refah devleti" ve "refah toplumu" İngilizce konuşulan ülkelerde (özellikle ABD'de) bazı kavramsal karışıklıklara yol açmış ve bu önemli tartışma konusu olmuş ve olmaktadır. ABD'de ve bazı diğer ülkelerde asgari refah seviyesi merkezsel devlet tarafından garanti edilip doğrudan doğruya bir merkezden sağlanmamaktadır. Ama her vatandaşın bu refah seviyesine yetişmesi için, bağımsız gönüllüler, hem kar gütmeyen özel sosyal kurumlar ve hem de azami kar hedefli özel şirketler, ve mahalli ve çok az da olsa merkezi hükûmet mercileri tarafından bilesik olarak katkılar yapmaktadır. Bu bileşik katkıya "refah sosyetesi" veya "refah sistemi" adı verilmektedir. Bazı tanımlara göre ise buna karşıt olan "refah devleti" kamu sektöründen dolaylı olarak subvansiyon verilmesi gerekli kişilere yapılan fon aktarımıdır ve bu aktarılan fonların baş kaynağı ise eşit dağılım prensiplerine uyan (progresif) vergileri veren özel sektördür.

Örneğin okul ücretsizdir ve hastaları tedavi etmek devletin görevidir. Devlet, işsizlere ve az gelirli kişi veya ailelere gelir subvansiyonu yapabilir. Aynı şekilde devlet kendi evini satın alamayacak ve özel kiralık ev piyasasındaki yüksek kiralar veremeyecek kadar fakir olanlara, ya subvansiyon olarak ev kirası verebilir veya ucuz kamu malı kiralık ev yapıp bunları maliyet altında kiraya verebilir. Bunu yapmak için yüksek vergiler konması gerekebilir. Eğer vergi sistemi progresif ise genellikle zengin insanlar en fazla vergi verenlerdir. Progresif vergi hadlerı değişkendir, bunun nedeni, geliri daha az olanların vergilerini rahatlıkla ödeyebilecek durumda olmasını sağlamaktır. Örneğin Birleşik Krallık'ta, yoksul insanlar, daha zenginlere göre, gelirlerinin daha küçük bir yüzdesini vergi olarak vermektedir. Ayrıca KDV, alınması zaruri olmayan şeylere konur.

"Sosyal devlet" ve "refah devleti"

Sosyal devlet ile refah devleti kavramlarının aynı anlama geldiği ve bu kavramların farklı anlamlara geldiği yönünde iki farklı görüş vardır.

Huber'e göre refah devleti, eşitsizliklerin önüne geçmek için sosyal faydaların yeniden dağıtımı yönünde yapılanların bütününü ifade etmektedir. Sosyal devlet ise, sosyal reformlardan oluşan bir devlettir. Ancak sosyal reform, sadece devletin yardımlarını ifade eden sosyal devlet değildir. Luhmann'a göre refah devleti, sosyal devletten daha kapsamlı sosyal yardımlar sunan bir yapı olarak görmüştür. Refah devleti, ileri derecede sanayileşmiş ülkelerde ortaya çıkmış ve gelişmiştir.

Batı toplumlarında ifade edilen refah devleti kavramı, sosyal devletten farklı bir anlam taşımamaktadır. Örneğin Almanya'da Weimar Cumhuriyeti döneminde refah devleti terimi, daha sonraki yıllarda yerini sosyal devlet kavramına bırakmıştır. Türk hukukunda ise sosyal devlet başta olmak üzere refah devleti ya da sosyal refah devleti kavramları kullanılmaktadır.

Amacı

Refah devletinin amacı, vatandaşlara; insan onuruna uygun bir refah düzeyi sağlamak ve onların dara düşmesini önlemektir. Sosyal devlet olmanın en temel şartı ise ülkede yaşayan herkesin kendini güven altında hissetmesidir. Buna paralel olarak ekonomik büyüme ve kalkınmanın sağlanması amacıyla sermaye yatırımlarını teşvik etmekle birlikte, ekonomik faaliyetlerin tam istihdamı sağlayacak düzeyde gerçekleşmesi için gerekli koşulları ve ortamı sağlamaya da çalışır.

Özgül amaçlar ise şu şekilde sıralanabilir:

  • Gelir dağılımında adaleti sağlamak
  • Yoksullukla mücadele etmek
  • Yoksul kişileri, güçsüzleri ve bakıma muhtaç çocukları korumak
  • Kamu sermayesini kullanarak toplumdaki gelir düzeyinde oluşan eşitsizlikleri düzenlemek

Türleri

Refah devleti uygulamaları, ülkelerin kendine özgü; sosyal, ekonomik, politik ve kültürel koşullarına göre farklılıklar gösterir. Bu durum, birçok refah devleti uygulamasının doğmasına neden olmuştur. Bu türlere ilişkin ilk sınıflandırmayı yapan Titmuss, sosyal devleti aşağıdaki gibi üç başlık altında inceler.

  • Piyasa ikamesine dayalı refah devleti modeli
  • Endüstriyel başarı-performans modeli
  • Kurumsal yeniden dağıtıcı modeli

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

Veri ve istatistikler

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.