Boris Pasternak

Boris Pasternak

Boris Pasternak, 1934
Doğum Boris Leonidovich Pasternak
10 Şubat 1890(1890-02-10)
Moskova,Rus İmparatorluğu
Ölüm 30 Mayıs 1960 (70 yaşında)
Peredelkino, Sovyetler Birliği
Meslek Şair, Yazar
Etnik köken Yahudi asıllı Rus
Vatandaşlık Rusya
Dönem 20. yüzyıl
Önemli ödülleri Nobel Edebiyat Ödülü
(1958)

İmza

Boris Leonidoviç Pasternak (10 Şubat, 1890 - 30 Mayıs, 1960), Rus şair, oyun yazarı, romancı, çevirmen.

Çağımızın en büyük şairlerinden biri sayılmaktadır. 1920'lerde Rus edebiyat çevrelerinde "şairlerin şairi" ünvanını alan sanatçı, SSCB'nin kültür politikasını yönetenlerle ile ters düşmüş ve şiirleri 1936'dean itibaren ülkesinde yasaklanmıştır.

Goethe, Rilke, Shakespeare Paul Verlaine’in eserlerini Rusça’ya kazandırmış çok başarılı bir çevirmendir.

1957’de ilk defa İtalya’da yayımlanan Doktor Jivago adlı romanı ile tüm dünyada tanınan sanatçı 1958 Nobel Edebiyat Ödülü'nü layık görülmüş, ödülü reddetmiştir.

Yaşamı

Çocukluğu ve eğitimi

1890’da Moskova’da dünyaya geldi. Rus Ortodoks Kilisesi’ne kabul edilmiş aslen Yahudi olan[1] varlıklı bir sanatçı ailenin en büyük çocuğu idi. Babası Leonid Pasternak, tanınmış bir ressam; annesi Rosa Kaufman bir konser piyanisti idi.

1901’de liseye başlayıncaya kadar evde anne-babası ve özel öğretmenlerden ders alarak yetişti.[2] Devrin önemli sanatçılarından Sergei Rachmaninoff, Alexander Scriabin, Rainer Maria Rilke ve Lev Tolstoy gibi kimselerin konuk olduğu bir evde büyüdü;[3] genç yaşta tanıştığı tüm bu sanatçılar onda iz bıraktı. Scriabin’in etkisiyle Moskova Konservatuarı’na girip altı yıl müzik eğitimi gördü. O yıllarda bestelediği eserlerden üç piyano parçası günümüze gelmiştir.[2]

1909'da müzik eğitimini yarım bırakarak Moskova Üniversitesi'ne kaydoldu. Önce Hukuk Fakültesi’ne yazıldıysa da öğrenimine felsefe bölümünde devam etti. 1912'de Almanya'ya giderek Marburg Üniversitesi'nde bir süre felsefe derslerini izledi. Burada Heokont Felsefe Okulunun bir üyesi olan filozof Hermann Cohende’den etkilendi.[4] Edebî hayatı Almanya’dayken yazdığı şiirlerle başladı. İtalya’ya yaptığı kısa bir ziyaretin ardından 1913 kışında Moskova'ya döndü ve Moskova Üniversitesi'ndeki öğrenimini tamamladı. Gördüğü müzik ve felsefe öğrenimi yazarın kaleme aldığı eserlerde izlerini hep gösterdi.[2] 1914’te ilk eseri olan “Bulutlarda İkiz” (Bliznets v tuchakh) yayımlandı. Bu eserde simgecilik etkisi taşıyan şiirleri yer alıyordu.[1]

I. Dünya Savaşı yılları

Çocuklukta geçirdiği bir kazadan sonra bir bacağı diğerinden kısa kalmış olan[2] Pasternak, I. Dünya Savaşı yıllarında askere alınmadı; Ural Dağları’nda bir kimya fabrikasında memur olarak çalıştı.[3] Çok verimli geçen bu dönemde iki cilt şiir yazdı. Bu ciltlerden birisi 1915’te bir yangında yok olmuş, diğeri 1917’de Bariyerlerin Üstünde adıyla yayımlanmış ve büyük ilgi görmüştür. Şiirlerinin yanı sıra ileride yazacağı Doktor Jivago dahil pek çok düzyazı eseri onun Ural Dağları’ndaki deneyimlerine dayanır.[5]

1917’de Moskova’ya giden Pasternak, Moskova’ya varışı ile Ekim Devrimi’nin gerçekleşmesine kadar geçen sürede iki kitap yazdı: Kızkardeşimin Yaşamı ile Temalar ve Varyasyonlar. Ne var ki savaş koşulları nedeniyle beş yıl boyunca kitapları yayımlama fırsatı bulamamıştır.[2]

Bolşevik Devrimi’nden sonra

Devrimden sonra Rusya’da kurulan yeni hükümetin acımasızlığını ürkütücü bulan Pasternak, her şeye rağmen devrimi destekliyordu. 1921’de ülke dışına çıkmak serbest olunca anne-babası ve kızkardeşleri Almanya’ya gidip geri dönmediler ancak o, Moskova’da kalıp kütüphaneci ve çevirmen olarak çalıştı.

1922’de “Kızkardeşimin Yaşamı” adlı şiir kitabı Rusların Samizdat dedikleri bir yöntemle yurt dışına kaçırılıp geniş bir kitleye tanıtıldı.[1] Aynı yıl Sanat Enstitüsü’nde öğrenci olan Yevgeniya Lury ile evlenen şair, eşiyle birlikte Berlin’e giderek ailesini ziyaret etti. Hayatının geri kalanında hemen hemen her sene ailesini ziyaret izni için başvuran ama izin alamayan Pasternak için bu, ailesinin son görüşü olmuştur.[2] Oğlu Evgeny 1923’te dünyaya geldi. Pasternak o yıl lirik çalışmalarının doruğu olarak kabul edilen "Temler ve Varyasyonlar" adlı kitabını çıkardı.[6]

1920’lerde şiirler ve kısa öyküler yazmayı sürdüren Pasternak’ın öyküleri Luvers’in Çocukluğu (1922) adlı kitapta toplandı. Şair bu dönemde Sergey Yasenin ve Vladimir Mayakovski ile dost oldu. Bu iki şairin 1925 ve 1930’da intiharlarından sonra, Rusya’nın yaşayan en büyük şairi ünvanını taşıdı.[4]

Çeviriye yönelmesi

1930’larda SSCB’de yazarlardan Sosyalist Gerçekçilik doktrini çerçevesinde eser üretmeler isteniyordu ama Pasternak’ın gerçekçilik anlayışı resmi doktrin ile uyuşmuyordu. Her ne kadar 1934’te Sovyet Yazarlar Birliği başkanı seçildiyse de 1936’dan itibaren şiirlerini yayımlaması yasaklandı. Şiirlerini yayımlayamaz olunca şiir çevirileri yapmaya yöneldi. İngiliz, Fransız, Alman, Polonyalı ve Gürcü şairlerin eserlerini Rusçaya çevirdi. Shakespeare’in en başarılı çevirmeni olarak ün yaptı.

1931’de ilk eşinden ayrılan Pasternak, 1934 yılında ünlü piyanist Heinrich Neuhaus’un eşi Zinaida Neuhaus ile ikinci evliliğini yaptı. 1935’te Anti Faşist Kongresi’ne katılmak için Paris’e gitme fırsatını buldu.[3] Çok başarılı olduğu çeviri işinden iyi kazanç elde ediyordu. Moskova dışındaki yazarlar köyünde 1936’da bir ev edinebildi ve hayatının geri kalanında çoğunlukla orada yaşadı.[2]

II. Dünya Savaşı yılları

II. Dünya Savaşı sırasında kültür politikalarının esnekleşmesi sayesinde yeniden şiirler yazıp yayımlamaya başladı. Sabah Trenlerinde ve Ölümlü Dün adlı iki şiir kitabı yayımlandı. Savaş sırasında cephedeki okurlarından aldığı mektuplar onu daha çok yazmaya teşvik etti ve babasının Oxford’da 1945’te ölümünden sonra Doktor Jivago adlı ilk romanını yazmaya yoğunlaştı. 1946’dan itibaren pek çok yazar arkadaşı tutuklandı. Kendisi 1958’e kadar hiç kovuşturma ve soruşturmaya uğramadı ve tutuklananları kurtarmak için uğraştı. Gürcü şairlerin yapıtlarını Rusça'ya çevirmesi nedeniyle, Stalin'in gözüne girdiği ve bu sayede sürgüne gönderilmekten kurtulduğu düşünülür.[6]

Olga Ivinskaya ile ilişkisi

Pasternak 22 yaş genç olan ve edebiyat dergilerinde editörlük yapan Olga Ivinskaya ile 1946’da tanışıp aşık oldu; yaşamının geri kalanında onunla evlilik dışı bir ilişki sürdürdü.[7] Çeviri işlerinde birlikte çalıştılar ve böylece Pasternak, Doktor Jivago’yu yazmaya daha çok vakit ayırabildi.[7] Doktor Jivago’nun Lara karakteri için ilham verdiği düşünülen Olga, 1950’de “ bir casusluğa suç ortaklığı yapmak”la suçlanıp beş yıl çalışma kampında çalışma cezası aldı. Pasternak, bu tutuklamanın kendisini tutuklamak, tehdit etmek için neden ve kanıt bulmak amacıyla yapıldığını ama Olga’nın kahramanlığı sayesinde kendisine dokunulmadığını 1958’de bir arkadaşına gönderdiği mektubunda yazmıştır.[7] Olga İvinskaya 1953’te Stalin’in ölümünden sonra serbest bırakıldı. İlişkilerine eskisi gibi devam ettiler.

Doktor Jivago’nun yayımlanması

Yazar, 1945’te başladığı ilk romanı Doktro Jivago’yu 1954’te tamamladı. Roman,1917 devrimi sürecinde Sovyetler Birliği'nin panoramasını sunan bir eserdir; başkahramanı zihinsel bağımsızlığı her şeyin üstünde tutan bir doktordur. 1956’da Noviy Mir Dergisine gönderilen Doktor Jivago, SSCB resmi görüşüne uygun yazılmadığı gerekçesiyle reddedildi. Kitabın el yazması bir İtalyan gazeteci tarafından yurtdışına kaçırıldıktan sonra 1957’de İtalya’da yayımlandı; kısa sürede çeşitli dillere çevrilerek ünlendi. Eserin İngilizce çevirisi 26 hafta boyunca New York Times’ın En çok satanlar listesinde kaldı.

Öte yandan eser Sovyetler Birliği’nde yasaklandı ve hiçbir eleştirmen yasak kitabı okumamış olmasına rağmen Sovyet Yazarlar Birliği kapalı bir duruşma düzenleyerek Pasternak’ın birlikten atılmasına karar verdiklerini açıkladı. Ayrıca Politbüro’ya bir dilekçe göndererek yazarın vatandaşlıktan çıkarılmasını, sürgün edilmesini istediler.

Nobel Edebiyat Ödülü adaylığı

Pasternak, şiirleri nedeniyle 1946-1950 arasında her yıl Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilmişti. 1958’de romanı Doktor Jivago romanının büyün dünyada gördüğü ilgi üstüne bir önceki yılın Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Albert Camus tarafından tekrar aday gösterildi. Ancak İsveç Akademisinin kurallarına göre eserin orijinal dilde teslim edilmesi gerekliydi. Rusça kitap son anda Nobel Komitesi’ne sunuldu. Bunun İngiliz Gizli Haber Alma Servisi ve Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı’nın yürüttüğü bir operasyon sonucu gerçekleştiği iddia edilir.[8]

Nobel Edebiyat Ödülü’nü reddetmesi

Moskova yakınlarındaki Pederelniko’da yaşayan yazara Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldüğü 23 Ekim 1958’de bir telgrafla bildirildi. Pasternak, o gün bu telgrafı “Memnunum, medyunum, onurlandım, şaşırdım" şeklinde yanıtladı. Ancak 29 Ekim’de ikinci bir telgraf göndererek ödülü reddettiğini açıkladı.

Kimilerine göre yazar, bu ödülün kendisine Sovyet rejimini eleştirdiği için verildiği, siyasi bir karar olduğu düşüncesiyle reddetmiş;[9] kimilerine göre ise Sovyetler Birliği yönetimi onu ödülü reddetmeye zorlamıştır.[10]

Son yılları

25 Ekim 1958 günü, Nobel’i reddetmeden önce Moskova Edebiyat Enstitüsü tüm öğrencilerini Pasternak’ı ve romanını kınayan bir dilekçe yazmaya ve onu Sovyetler Birliği’nden sürülmesi için bir gösteri düzenlemeye çağırmıştı.[7] Pastenrak, Nobel Ödülü’nü reddetmesine rağmen Sovyet basınında kınamalar devam ettiği ve sürgün edilmesi tehdidi sürdüğü için doğrudan Nikita Khrushchev’e yazdı ve anavatanından ayrılmasının kendisi için ölüm anlamına geleceğini söyledi [7] Bu mektup ve Hindistan Başbakanı Jawaharlal Nehru’nun müdahalesi sonucu yazar vatanından sürgün edilmedi.[7] Jivago'yu yazmasından sonra sevgi, ölümsüzlük, Tanrı’ya kavuşma konularında şiirler yazdı. Bu şiirleri 1959’da kitaplaştırdı ardından bir oyun yazmaya yöneldi. 30 Mayıs 1960’ta akciğer kanserinden hayatını kaybetti.

El yazısıyla çoğaltılıp Moskova metrosunda dağıtılan duyurular sayesinde cenazenin yeri ve saatini öğrenen binlerce Moskovalı okuyucusu Peredelniko’daki cenaze törenine katılmıştır.[7] Törende ünlü Rus çellist Mstislav Rostropovich bir Bach serenadı seslendirmiştir.[7]

Ölümünden sonra

Pasternak’ın ölümünden sonra Olga Ivinskaya ve Olga’nın kızı Irina tutuklandılar. Her ikisi de Pasternak’ın batılı yayıncılarla ilişkisini sağlamakla suçlanıyordu. Irina 1962’de, Olga 1964’te serbest bırakıldı.

Şaire ölümünden bir yıl sonra şairlik hakları geri verildiyse de Doktor Jivago, 1988’e kadar yasak yapıtlar listesinde kaldı. 1989’da oğlu Yevgeny Borisovich Pasternak Stockholm’e giderek Nobel Ödülü’nü aldı.

Eserleri hakkında

Yapıtlarında doğa tutkusunu doğaya ilişkin imgelerle dile getirmiş, insan ve toplum sorunlarını kaynaşmış bir bütünlük içinde yansıtmıştır.[11] İlk şiirlerinde sembolizm ve fütürizm akımının etkileri görülmüştür. Pasternak bireysel yaratıcılığın toplumsal eyleme boyun eğmek zorunda kaldığı bir dönemde yetişmiş, şiirinde bireysel ve toplumsal yaşantıları organik bir bütünlüğe kavuşturmuş, toplumsal sarsıntıları kendi benliğinde derinliğine yaşayarak çağının trajik gerçekliğini dile getirmiştir. Şiire yeni söyleyiş özellikleri kazandırmış. Özellikle aşk ve tabiat temaları üzerinde durmuştur.

İmge ve sözdizimi açısından Rus şiirine getirdiği yeniliklerle geleneksel Rus şiirinin yalın biçimlerini uzlaştırmıştır. Çağımızın en büyük şairlerinden biri sayılmaktadır.


Yapıtları

Şiir

Roman

Kaynakça

Şablon:Nobel Edebiyet Ödülü

This article is issued from Vikipedi - version of the 8/14/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.