Arşiv

Bu sayfada sadece veya ağırlıklı olarak Türkiye ile ilgili bilgi verildiği düşünülmektedir.
Lütfen diğer ülke veya kültürlerle ilgili bilgiler ekleyerek maddenin evrenselleştirilmesine yardımcı olunuz veya ilgili tartışmaya katılınız.

Arşiv, bütün dünyada kurumların gerçek ve tüzel kişilerin faaliyetleri sonucunda meydana gelen, idari, hukuksal, tanıklık, kurumsal değeri olan ya da tekrar kullanılmak üzere üretilen her türlü görsel, yazılı ve data bilgilerinin muhafaza edildiği yerdir.

Arşivler; genel olarak klasik arşivler ve modern arşivler olarak ikiye ayrılır.

  1. Klasik arşivler; Osmanlı arşivi gibi eski yazıyla yazılmış belgelerle ilgili arşivlerdir.
  2. Modern arşivler; iş dünyası, hastaneler, televizyonlar vs. gibi kurumların ürettikleri her türlü belge ve bilginin tutulduğu yerlerdir.
Graz Üniversitesi'nin kütüphanesindeki konular kataloğu

Arşivin Tanımı

Arşiv sözcüğünün kökü, eski Yunanca arkheion sözcüğünün Latince'ye geçmiş hali olan archivum dur. Mana itibariyle arşiv; resmi dairelerin, çeşitli müesseselerin veya kişilerin işlerini yürütürken, muamelesi tamamlanmış ve muhafazası icap eden vesikaların düzenli bir şekilde, belirli kaidelere göre bir araya getirilerek saklandığı yerdir. Arşivler, vesikaların çıktığı yerler olan devletin, şehrin veya müessesenin, ailenin hizmetinde oluşuna göre devlet arşivi, şehir arşivi, özel arşiv, aile arşivi gibi isimler alırlar.

Arşiv malzemesinin çekirdeğini; devlet dairelerinde, büyük müesseselerde günlük muameleler esnasında çıkan yazışmalar ve dosyalar meydana getirir. Fakat bütün bu kâğıtlar arşiv malzemesi değildir. Toplanan malzeme arşivlerde mütehassısları tarafından seçilip belirli kaidelere göre tasnif edilerek saklanır. Bu sınıflandırmanın sonradan istifade sırasında kolaylık sağlayacak şekilde olmasına dikkat edilir. Arşivleri teşkil eden malzeme; kesinliği olan dokümanlar olduğu için, geçmiş faaliyetlerin yaşayan ve gerçek delilleridir.

Arşivin dokümanları çoğunlukla kil tabletler, tunç tabletler, papirüsler, parşömenler, elyazısı ile, daktilo ile yazılmış veya matbaada basılmış kâğıt belgelerdir. Bunlardan başka mikrofilmler, fotoğraflar, ses bantları, video kasetleri gibi önemi haiz dokümanlar da arşiv belgesi olabilir.

Bir şeyin arşiv malzemesi olabilmesi için üzerinden en az 30 yıl geçmesi kaidesi kabul edilmiştir. Türkiye'de arşiv terimi, tarifteki manayı aşan bir biçimde kullanılmakta ve her türlü dokümantasyonu içine alan bir anlam da taşımaktadır.

Arşivin Tarihçesi

Arşivin tarihi çok eski milletlere kadar dayanır. Eski Mısır ve Roma'da birçok devlet, tapınak ve aile arşivlerine sahipti. Mezopotamya'nın Nippur şehrinde, MÖ 2000 yılından başlayarak tablet halinde belgelerin saklandığı bir devlet arşivi bulunmuştur. Hattuşaş (Boğazköy)'ta yapılan kazılar sonucunda da, MÖ 1800-1200 yılları arasında Hititlere ait muharebe, antlaşma, kanun, kral yıllıkları ve daha birçok belgelerin saklandığı büyük bir devlet arşivi ortaya çıkarılmıştır. Bu arşiv muhtevasının önemli bir kısmı İstanbul, bir kısmı da Ankara arkeoloji müzelerindedir.

Zamanla bir arşiv bilimi oluştu ki, bu bilim arşivin günlük düzenini ve toplumdaki fonksiyonunu kurdu. Bu geleneğin kökeni ve nerden geldiği bilinmiyor ama bilinen en eski kullanim rehberleri Alman asilzadesi Jacob von Rammingen’in yazdığı rehberlerdir. Bu arşivbilimlerinin öncüsü 1571 yılında basılmış, ama olasılıkla 1500’lu yılların ilk yarısından önce yazıldığı sanılmaktadır. Jacob von Rammingen bu akedemik konunun babası diye anılırdı. O, Almanya´nin sahib olduğu en azından birkaç yüz yıllık bir arşiv geleneği kurdu. Arşiv teorisi ilk defa onun tarafından dile getirildi.

Avrupa devletlerinden Fransa, 1790 yılında ilk Fransız Milli Arşivini kurdu. İngiltere'de devlet adamları mevkilerinden ayrılırken kendi zamanlarına ait resmî evrakı beraberlerinde götürmeleri adettendi. Resmî evrakın dağınıklığını önlemek için İngiltere'de 1838'de Public Record Office kuruldu. Alman devlet arşivi ise 1867'de kurulmuştur.

Türk-İslam devletlerinde öteden beri yazılı ve yazısız kağıda hürmet fevkalade idi. Bilhassa kul hakkı geçmesi tehlikesi sebebiyle devlet evrakının muhafazasına daha çok ehemmiyet verilirdi. En büyük Türk-İslam devletlerinden biri olan Osmanlılar da aynı ananenin devamı olarak devlet evrakını en müstesna yerlerde muhafaza etmişlerdir. Ortadoğu ve Balkanlar'da asırlarca hüküm süren Osmanlı İmparatorluğunda devletin ilk devirlerinden başlayarak, resmî evraklar, ehemmiyet derecesine bakılmaksızın kese, torba ve sandıklarda belli usul ve düzenlere göre büyük bir titizlikle saklanmıştır. Maliye defterleri hazinesi ile Defterhane hazinesi devletin önemli hazinelerindendi. Çok değerli kayıtlar ve belgeler bu hazinelerde saklanırdı. Osmanlı Devleti'nde, devlet dairelerindeki evrakların düzenli muhafaza edilmesi, hakkında çeşitli direktiflerin verilmesi bu vesikaların muhafazasındaki ehemmiyeti göstermektedir. 1785'te Birinci Abdülhamid Hanın Reis-ül-küttab'a gönderdiği emirde, evrak ve defterlerin muhafazasına dikkat edilmesi istenilmektedir. Osmanlı arşivleri, Türkiye için olduğu gibi, dünya milletleri için de en sağlam ve geniş olanıdır. Üç kıtaya yayılıp, çeşitli dil, din ve ırktaki insanları asırlarca idare eden Osmanlılar, arşivlerinde bu milletlere ait bilgileri titizlikle kâğıt üzerine geçirip saklamışlardır.

İstanbul'un fethine kadar Bursa ve Edirne'de arşivler teşekkül etmiştir. İstanbul'un fethinden sonra, ilk arşiv Yedikule civarında yapıldı. Topkapı Sarayının inşasından sonra, Divan-ı Hümayun'un yanında bir arşiv yapıldı. 16. yüzyılda yüksek bir seviyeye ulaştı. Belgeler en küçük bir müsveddeye kadar atılmadan, torba, sandık, kılıf muhafaza hatta atlas içine kondu. Arşiv malzemeleri kurutulmuş mahzen depolarda saklandı.

Osmanlılarda, Divan-ı Hümayun'daki vesikalar kâğıt veya defter şeklinde tanzim edilirdi. Defterler ciltlenir, senelere göre tanzim ve tasnif edilir, hususi odalarda saklanırdı. Bu odalara Mahzen-i evrak adı verilirdi. Yaprak halindeki vesikalar dürülüp keselere konurdu.

Mühim vesikalar, fermanlar ise, atlas keselere ve muhafazalara yerleştirilirdi. Her dairede günün evrakı, bir tomar, her ayınki bir torbaya, her yılınki ise bir sandığa konurdu. Sandıkların üzerine de muhteviyatı gösteren etiketler yapıştırılırdı. Defterhane hazinesi, Divan-ı Hümayun toplantılarının düzenli devam ettiği zamanlarda, Kubbealtı dairesinin yanında bulunmaktaydı. Sonraları toplantılar önemini kaybedince, hazine, Topkapı Sarayı'nın birinci kapısındaki Bab-ı Hümayun'un üst kısmına taşındı. Daha sonra da Sultanahmet'te Saray-ı atik denen mahzene ve Babıali'ye yakın olan Tomruk dairesine aktarıldı. Sarayın bir kısım evrağı Kubbealtı'nın bitişiğindeki Dış hazine binasında toplanmıştır. Maliye belgeleri de, Sultanahmet'teki Eski Çadır Mehterleri kışlasında muhafaza edilmekteydi. Bütün kanun, nizam, ferman ve emirler defterlere geçirilir, tasdik edilir, saklanırdı. Eski defterlere bakmak icab ettiğinde bunları bulup hemen getirecek görevliler vardı.

Devlet arşivi, padişahın, vezir-i azamlardaki mührüyle mühürlenen üç hazineden biri idi. Hükûmetin her toplantısından sonra konuşulanlar yazılır; bu mühür ile mühürlenirdi. Bir defterin arşivden çıkması sadrazamın yazılı emri ile olurdu. Arşiv dışında ne kadar kaldığı da kaydedilirdi.

Osmanlı devlet belgeleri çok iyi tutulur, sağlam kâğıtlara, silinmez mürekkeple yazılır ve çok iyi muhafaza edilirlerdi.

Defter emini, istenen defter ve vesikayı, milyonlarca defter ve vesika arasından birkaç dakika içinde bulabilirdi. Çünkü en iyi şekilde ve fevkalade tasnif edilmişlerdi.

Osmanlı Devleti'nde modern manada milli arşivcilik konusunda ilk ciddi teşebbüs, devrin maliye nazırı Safveti Paşa'nın 1845'te Enderun'daki tarihî vesika ve defterleri bir tertip içine almaya çalışması ile görülür. Tam manasıyla modern arşivcilik ise, 1846'da Hazine-i Evrak Nezareti'nin kurulmasıyla başlar ve bugünkü Başbakanlık Arşivi'nin çekirdeğini teşkil eder. Aynı sene Bab-ı Ali'nin iç kısmında yüksekçe, rutubetsiz bir yer seçilerek ve özel olarak imal edilen tuğla ile mükemmel bir bina yapıldı. Nezaretin başına Hazine-i Evrak Nazırı olarak sadaret mektupçusu Esseyyid Hasan Muhsin Efendi tayin olundu. Türkiye'de modern arşivciliğin mimarı bu zattır denilebilir.

Hasan Muhsin Efendi, emrindeki ekip ile kıymetli çalışmalar yaptı. Devletin mühim işlerine ait mahrem sayılacak, devletin sırlarını ifşa etmeyecek şekilde emin memurların tayin edilmesi gerektiği karara bağlandı. Arşive dahil olacak vesikaların tertibi ve arşivin çalışma tarzını belirten arşivcilik talimatını hazırladı. Bunu 1849'da Hazine-i Evrak Nizamnamesi adı ile yayınlayarak Türk arşivciliğini belli bir düzene soktu. Bu arşivde, her türlü muahedeler, hatt-ı hümayunlar, iç ve dış meselelere ait belgeler, Divan-ı Hümayun defterleri, meclis takrirleri, mazbatalar, kanunlar ... v.s. saklanıyordu. Nezaret, bir süre sonra Hazine-i Evrak Müdürlüğü unvanını almış ve Osmanlı Devleti'nin sonuna kadar bu isimle devam etmiştir.

1922 senesinde İcra Vekilleri Hey'eti Riyaseti Kalem-i Mahsus Müdüriyetine bağlı, İstanbul'da Mahzen-i Evrak Mümeyyizliği kuruldu. 1923'te Hazine-i Evrak Mümeyyizliğine çevrildi. 1927'de Hazine-i Evrak Müdür Muavinliği adı altında Başvekalet müsteşarlığına bağlandı. 1933'ün Mayısında Teşkilat Kanunu gereğince, Ankara'daki Evrak Müdürlüğü ile İstanbul'daki Hazine-i Evrak Müdürlüğü, Başvekalet Evrak ve Hazine-i Evrak Müdürlüğü adı altında birleştirildi. 1937'de Hazine-i Evrak'ın adı Arşiv Dairesi Müdürlüğüne dönüştürüldü. 1943'te Başvekalet Arşiv Umum Müdürlüğü haline çevrildi. 1954 Başbakanlık Kuruluşu Hakkındaki Kanun çerçevesinde Başbakanlık Arşiv Genel Müdürlüğü kuruldu ve Başbakanlık Merkez Teşkilatı içine alındı. 1976 yılında Başbakanlık Müsteşarlığına bağlı olarak Cumhuriyet Arşivi Dairesi Başkanlığı kuruldu. Bu dairenin görevi, Başbakanlıkta Cumhuriyet döneminde biriken evrakın tanzimidir.

Bugün yüz milyonlarca Türkçe ve Osmanlı Devleti'ne ait arşiv malzemesi, Osmanlı'dan ayrılan devletlerde kalmıştır. Mesela, Kudüs Françisten Manastırı'nda 2644 Türkçe vesika mevcuttur. Romanya arşivlerinde 210.000 vesika olduğu biliniyor. Bunun yanında milyonlarca vesika çürütülmüş, yakılmış ve 1931'de vagonlar dolusu Bulgaristan'a satılmıştır. 500.000 kadar Türkçe defter ve vesika Bulgaristan'dadır. Bir kısım evrak da ambalaj kağıdı olarak esnafa intikal etmiştir.

Tarih-i Osmani Encümeni milli tarih araştırmaları için Topkapı'dan çıkarılan evrakın tasnif edilmesi zaruretini duymuş ve bu işi Ali Emiri Efendi'nin başkanlığındaki bir heyete havale etmişti. 1918 - 1921 yılları arasında çalışan Ali Emiri, padişahlara göre kronolojik, 1921'de Mahmud Kemal İnal, devlet teşkilatlarına ve yapılan işlemlere göre, Adliye, Askeri, Bahriye, Maliye vs. gibi adlarla 22 başlık altında topladı. 1932'de muallim Cevdet İnançalp'in tasnifi ise İbn'ül-emin tasnifinin aynı olmakla beraber bu başlıklar 16'ya indirilmiş ve bunlara sonradan Vilayat-ı Mümtaze eklenmiştir. 1936'da Macaristan'dan getirtilen arşiv uzmanı Lagos Fekete eski tasnifleri bırakarak kısaca Eskiyi olduğu gibi kurma, yeniden canlandırma olarak adlandırılan sistemi uyguladı. Bütün bu tasnif çalışmaları, işin büyüklüğü karşısında neticesiz kaldı. Son yıllarda milli bir mesele haline gelen arşivlerimiz, özellikle Başbakanlık Osmanlı Arşivi, yeniden ele alınmış ve genç bir kadro ile tasnif işlerine hız verilmiştir.

Milli mesele olmasından öte milli sorun olarak da ele alınabilir. Genç kadro 1987'de genç olmasına gençti ama 2009'da emekli olma çağına gelmiş yorgun ve ümitsiz bir kadro halindedir. Başbakanlık uzman yardımcısı unvanı ile işe başlatılan bu genç kadro devletin azizliğine uğramış, ellerinden alınan unvanlarından sonra Türkiye'nin en uzun süreli kadro karşılığı olmaksızın sözleşmeli personel unvanıyla çalıştırılan personeli haline gelmiştir. Yaş hadlerini çoktan aştıklarından, başka kurumlarda devlet memuru olma haklarını da kaybetmişlerdir. Acımasız bürokratik manevralar ile sözleşmeli personelin kadrolu memurdan tek farkı olan yüksek ücretleri de yeni başlayan bir öğretmenin altına düşürülmüştür. Liyakat ve hizmet şuuru açısından mümtaz kamu personeli olmalarına rağmen imam hatip okulunda az buçuk arap alfabesi öğrenmiş yeni Türkiye iktidar zihniyeti tarafından "bunların da yaptığı iş mi, yaz kursunda benim çocuk bile bu yazıyı öğrenir" küçümsemesine maruz kalmışlar ve her platformda arşivlerimize, Osmanlıya verdikleri önemden bahsedenlerin zerre kadar ilgilenmedikleri yüzüstü bıraktıkları bir kurum haline gelmiştir.

Arşivin Görev ve Fonksiyonları

Bir arşivin başlıca görev ve fonksiyonları şu şekilde sıralanabilir:

  1. Arşiv malzemesini tespit etmek ve ayırmak,
  2. Arşiv malzemesini kayba uğramaktan korumak,
  3. Arşiv malzemesini gerekli şartlarda saklamak,
  4. Arşiv malzemesini yararlanmaya sunmak,
  5. Arşiv malzemesinin yeniden teşekkülü safhasında,bunu kontrol altına almak.

Arşivden Yararlanma

Arşivlerde, geçmiş yüzyılların belgeleri, tarih araştırmaları için en değerli dokümandır. Toplumsal, ekonomik yaşayışımızın bütün görünüşleri,bu belgelerde yatmaktadır. Arşiv belgelerinden bilimsel amaçlardan başka, resmi ya da kişisel işlerde, davalarda yararlanılabilir.

Arşivleri Kullanma Hak ve Hürriyeti

  1. Arşivleri kullanma hak ve hürriyeti birbirine zıt iki prensip üzerinde inşa edilmiştir.Bunlardan birincisi kamu kurumlarının ürettikleri arşivlerin yine kamuya ait oldukları, dolayısıyla halkın onları serbestçe kullanma imkanına sahip olması prensibidir.İkinci prensip ise kamu kuruluşlarının hükmi şahsiyet olarak belirli bir hukuku olduğunu, dolayısıyla üretmiş oldukları belgelerin belirli ölçüler içinde gizlilik özelliğine sahip olması gerektiğini vurgular.
  2. Demokrasi ile idare edilen ülkelerde, milleti meydana getiren üyelerin, her birinin haklarını (Devlet dahil) karşı müdafaa edebilmesi için arşivlerin ihtiva ettiği bütün kaynaklardan istifade etme hakkına sahiptir.
  3. Millet topyekün bir şahsiyet olarak kendisini idare eden ve o millet tarafından vekil tayin edilen kişi ve kurumların faaliyetlerini kontrol etme hakkına sahiptir.
  4. Genel olarak mesleği araştırma olan kişiler ve özellikle tarihçiler bir ülkeyi yapan tarihin bütün kaynaklarının kendilerine en çabuk bir şekilde açılması hakkına sahiptirler.
  5. Devlet ve diğer kamu kurumları kendi koruması altında bulunan vatandaşın haklarını korumak ve kollamak yükümlülüğüne sahiptir.Memleketin meselelerinden sorumlu olduğu için belli ölçüler içerisine bazı arşivleri bir süre araştırmaya açmama hakkına sahiptir.

Arşivlerin kullanılması hak ve hürriyeti başlıca iki türde gerçekleşebilir; belgeleri doğrudan araştırıcının eline vermek (communication) veya sergilemek ( bu basın-yayın veya bilgisayar araçları ile de olabilir).Bu ikisi arasındaki fark, belge veya bilginin içeriğinin şahıslara bildirilmesi noktasındadır. Belgenin doğrudan araştırıcıya verilmesi, kataloglarda veya başka yerlerde referansı olan bir belgeyi bir kişiye incelemek için emanet etmektir.(Bilici,1994)

Arşiv Türleri

  1. Devlet Arşivleri: Bir ülkede,devlet hayatı ile ilgili mevcut bütün arşiv malzemelerinin toplanmış olduğu arşivlerdir.
  2. Şehir Arşivleri: Bir şehir ile ilgili bütün vesikaların, bir araya toplanmış olduğu arşivlerdir.
  3. Bucak (nahiye) Arşivleri: Bir bucağın idari kuruluşlarının işlemleri neticesi meydana gelen bütün vesikaların bir araya toplanmış olduğu arşivlerdir.
  4. Noter Arşivleri: Bir noterliğin işlemleri neticesi teşekkül eden vesikaların,bir araya toplanmış olduğu arşivlerdir.
  5. Dini Arşivler: Cami, tekke, medrese, manastır, sinagog vb. dini kuruluşların faaliyetleri neticesinde teşekkül eden vesikaların bir araya toplanmış olduğu arşivlerdir.
  6. Özel Arşivler: Devlet veya yarı devlet kuruluşu olmayan teşekküllerin arşivleri olarak tarif edilebilir.
  7. Hastahane Arşivleri: Bir hastahanenin faaliyetleri neticesi,teşekkül eden vesikaların bir araya toplanmış olduğu arşivlerdir.
  8. Ekonomik Arşivler: Çeşitli endüstri ve ticaret kuruluşlarının,bünyelerinde teşekkül ettirdikleri arşivlerdir.
  9. İkonografik Arşivler: Orijinal resim, gravür, estamp, resimli afişler, fotoğraf, şahıs, eşya ve anıt resimleri taşıyan her türlü diğer dokümanlardan teşekkül eden arşivlerdir.
  10. Folklor Arşivleri: Bunlar bir ülke, şehir, bölge vb. ile ilgili her türlü folklor malzemelerinden teşekkül eden arşivlerdir.
  11. Odyo-vizüel Arşivler: Bunlar göze ve kulağa hitap eden film, şerit film, manyetik bant, plak ve kasetler üzerine, arşiv belgesi olabilecek özellikteki resim, söz, müzik vb'nin arşividir.
  12. Günlük Kullanılan Arşivler: Teşekkül ettikleri kuruluş ve ünitelerde, günlük olarak kullanılan belgelerden teşekkül eden arşivlerdir.

Türk Arşivleri

Adı geçen tahrirler sonucunda meydana getirilen defter ve diğer belgeler, son zamanlara kadar, devletin sırlarını ihtiva eden gizli hazine şeklinde adeta dini diyebileceğimiz bir kavramla yabancılara gösterilmekten uzak tutulmuşlardır. Defter-i Hakani dairesinde bu belgeler üzerinde çalışan ve onların muhafazası ile uğraşan memurlar, özel bir merasimle eski isimlerini terk ederek takma bir isim alırlardı. Defterhane avlusunda defnedilmiş pirlerinin ruhaniyetinden feyz alarak, birbirlerine birer tarikat mensubu adap ve muaşereti ile bağlı bulunurlardı. Ancak belirli zaman görev yapıp belirli derecelere ulaştıktan sonra bu defterlere bakmak ve içindeki sırları öğrenmek yetkisini alabilirlerdi. Fransız'ların Philippe Auguste zamanından önce yaptıkları gibi, Osmanlılar da bürokratik işlemleri layıkıyla, seri şekilde yerine getirebilmek ve gerektiğinde müracaat edebilmek için Divan-ı Hümayun'a ait çeşitli memur ve defterleri ordu ile birlikte seferlere götürdükleri bilinmektedir. Defter Emini de diğer memurlarla beraber sefere giderdi. Fatih'ten beri bu defter emini vardır.Yavuz'un Çaldıran seferine Defter Emini ve defterler beraber götürülmüştür.Sefer sırasında Sivas civarına gelindiğinde ordunun ağırlıkları ile hazine ve timar defterleri Sivas Kalesi'ne gönderilip koruma altına alınmış, ordu ise ileri harekatını sürdürmüştür.

Şimdilik yerel hiçbir uzantıya sahip olmayan bu genel müdürlüğün görevleri şu şekilde belirtilmiştir:

Arşivcilik

Arşivcilik, arşivlenecek belgelerin idareciliğinin yapıldığı, belgelerin saklandığı, korunduğu, bakımının yapıldığı, düzenlendiği, sunulduğu ve çeşitli işlemlerin yapıldığı bir ilim dalıdır. Tarih ve niteliği ne olursa olsun, bireyler veya (özel veya kamuya ait) tüzel kişilikler tarafından, kendi varoluş amaçları doğrultusunda ve kendi fonksiyonlarının yerine getirilebilmesi için toplanan (üretilen veya teslim alınan), ve öncelikle delil olarak ve idari amaçlar için, daha sonra da taşıdıkları genel enformasyon değerleri için saklanan belgeler bütünüdür.[1] ingilizce'de archive science, Fransızca'da archivistique ve Almanca'da Archivwissenschaft,Archivlehre,Archivkunde şeklinde ifade edilen arşivcilik;arşiv nazariyesi,arşiv tatbikatını konu edinen bir bilim dalıdır.[2]

Arşivciliğin İlişkili Olduğu Bilim Dalları

Konu Başlıkları

Arşiv

Bilgi ve Belge Yönetiminin toplumsal kuruluşlarındandır. Kurumlar faaliyetleri sırasında çeşitli belgeler üretirler. Kimileri güncelliğini korurken, kimileri yitirir. Bazıları tekrar kullanılmak üzere saklanır. Saklanan bu belgeler arşivi oluşturur.[3] Arşiv için; milletlerin, toplulukların, kişilerin hafızası da diyebiliriz.[4]

Arşivin Tarihçesi

Arşivler bilgilerin kayıt altına alınmasıyla yani yazının kullanılmasıyla birlikte ortaya çıkmıştır. Yazıyla birlikte bilgiler belge denilen yerlerde varlık bulunmuşlardır.

Belgelerin “Arşiv Belgesi” statüsünde olabilmesi için taşıması gereken özellikler

  1. Belgelerin içerdiği bilgiler açısından ileride bu belgelere gereksinim duyulacak olması,
  2. Oluşturulduğu kuruluşla ilgili önemli karar ya da işlemleri içermesi
  3. İlgili olduğu ülke, kurum, kişi ya da konu ile ilgili uzun vadeli yükümlülükleri belgelemesi,
  4. Araştırmacılara yardımcı olabilecek bilgiler içermesi,
  5. Oluşturulduğu alanda bilgi içeren tek kaynak olması,
  6. Herhangi bir alanda(siyaset,sanat,edebiyat,bilimsel vb.)değer taşıması gerekmektedir.[5]

Arşivlerin önem ve değeri

Milletlerin, kişilerin, toplulukların bilgi birikimlerine sahip çıkmaları, bilginin üzerine eklenerek gelişmesi açısından arşivler önemlidir. Fertlerin ve devletin haklarını ve milletler arası münasebetleri belgeleyip korurlar. İlgili olduğu konuyu aydınlatmaya ve tespite yararlar. Ayrıca her türlü ilmi araştırmalara imkan sağlarlar. Çünkü ait olduğu devrin örf ve adetlerini,sosyal yapısını,müesseselerini ve bunlar arasındaki münasebetleri ortaya koyarlar. Devlet kurum ve kuruluşlarının çalışmaları,idari işlemleri,her türlü araştırmalar ve mevzuat uygulamalarının yazılı belgeleri arşivlerde saklıdır.[6]

Dünyada arşivcilik

Asırlar ilerledikçe ve kraliyet idaresinin organları geliştikçe her bir idarenin arşivleri müstakil olarak ve herhangi bir teknik veya hukuki kurala bağlı olmaksızın saklanıyor ve tasnif ediliyordu.Bu idarelerin en meşhuru Paris Parlamentosu'dur ve defterleri kesintisiz olarak 1254'ten 1789'a kadar gelir.Ancak bu çok dağınık bir şekilde (1770'de yapılan bir ankete göre 5700 depo vardı) bulunan arşivlerin merkezi bir idareye bağlanması gerekiyordu.Fransa bu konuda, örneğin İspanya'ya göre, geç kalmıştı, çünkü Charles Quint 1543'te arşivleri Simancas şatosunda merkezileştirmişti.Daha sonra Venedik'te 1632'de ilk arşiv tasnif el kitabı yayınlandı.Fransa'da ise 1765'ten 1779'a kadar en az dört kitap yayınlandı.(Bilici,1994).

Avrupa'da Arşivciliğin Doğuşu

Avrupa'da arşivcilik, yazının bozulabilir malzemenin (kağıt gibi)üzerine yazılmaya başlamasıyla önem kazandı.Eski Yunan'da ve Roma İmparatorluğunda arşivlerin tutulduğu biliniyor ancak bunlar savaş sonucu yok olmuştur.11. yüzyıl öncesine ait bugüne çok az malzeme ulaşmıştır. Arşivcilik bir bilimsel disiplin olarak 17. yüzyılda Fransa'da oluşmaya başladı. O zamanlar Dom Mobillon tarafından Diplomatik Bilimi adı altında bir meslek oluşturuldu. Ancak İtalya, İspanya ve Almanya'da arşivcilik el kitaplarının yine o tarihlerde yazıldığı biliniyor. 18.yüzyılın sonunda Avrupa'da -İngiltere hariç- arşivcilik teorisi ve uygulamaları Fransız ihtilali ile politik, idari ve yasal değişikliğe uğramış ve tamamen yenilenmiştir. 25 Haziran 1794'de kabul edilen Fransız anayasasında, arşivleri halkın görmesinin bir kişisel hak olduğu kabul edilmiştir. Fransız Devrimi sonrası eski kurumlara ait birçok belge halka açık arşivlerde toplanmıştır. Bu eski dokümanları okuyacak ve yorumlayacak eğitilmiş arşivci ihtiyacı hissedilmeye başlanmıştır.Bunun sonucu olarak 1811'de Naples'da Scuola del Grande Archivio ve 1821-1829 yılları arasında Ecole des Chartes açıldı. Ancak bu okullarda verilen eğitim bugün anladığımız anlamda bir eğitim değildi daha ziyade tarih eğitimi veren kurumlardı. Bu kurumlarda arşivcilik eğitiminin temeli sayılabilecek belgelerin ayıklanması ve arşive intikali teorileri verilmekte idi. Uzun zaman arşivcilikte temel ağırlığı tarihi yaklaşımlar işgal etti.İngiltere ve İspanya için bu İkinci Dünya Savaşına kadar devam etti.Ancak Avrupa'nın diğer ülkeleri 1850'den sonra arşivciliğin dört temel problemi ile ilgilenmeye başladılar.(Kandur,1993) Bunlar;

  1. dokümanların arşivlere nasıl transfer edileceği,
  2. ayıklamanın nasıl yapılacağı,
  3. niteleme ve düzenlemenin hangi seviyede olacağı,
  4. arşivlerin halkın hizmetine nasıl sunulacağı konularıdır.

Türkiye'deki önemli arşivler

Başbakanlık Osmanlı Arşivi

Bugün Türkiye'de en zengin arşiv, İstanbul-Kağıthane-Sadabad'daki Başbakanlık Osmanlı Arşividir.

Başbakanlık Osmanlı Arşivindeki arşiv malzemesi Osmanlı İmparatorluğu'nun merkez teşkilatı, kuruluşları olan Divan-ı Hümayun, bab-ı asafi ve bab-ı defteri ve bu ana kuruluşlara bağlı olan kalem ve dairelere ait olan defterler ile evrakı içine almaktadır. Topkapı Sarayı Arşivinin devamı niteliğinde bulunan İkinci Abdülhamid Han'ın Yıldız Sarayı Arşivi de, Osmanlı Arşivinin bir bölümünü meydana getirmektedir. Ayrıca Sultan Abdülaziz Han ve Beşinci Murad Han devirlerine ait malzeme de bulunmaktadır. İmparatorluğun sona ermesi üzerine resmi dairelerin ve kaldırılan dairelerin evrağı da buraya intikal etmiştir.

Şu anda 100 milyonun üzerinde tarihi vesika bulunduran Başbakanlık Osmanlı Arşivi yalnız Türkiye'nin değil, Osmanlı İmparatorluğu'nun sona ermesinden sonra kurulan 20'den fazla devletin de ana arşivi durumundadır. Yani Anadolu, Asya, Avrupa, Afrika ve ayrıca Amerika'da kurulan devletlerle bulunan resmi ilişkilerden dolayı tüm dünyayı ilgilendiren bir belge koleksiyonu bu arşivde yer almaktadır. 2 Haziran 2013'te resmi açılışını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın onurlandırdığı, bünyesinde bir de arşiv müzesi barındıran İstanbul-Kağıthane'deki Milli Arşiv Sitesi, hem araştırma hizmetleri birimi ile hem de kurum internet sitesi üzerinden bu belgeleri araştırmacılara sunmaktadır.

Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi

Tanzimattan önce padişahlarla ilgili evrak ve defterlerin, azil ve idam edilen veya mallarına el konulan devlet adamlarının evlerinde bulunan bu gibi belgelerin sarayda saklanması usuldendi. Bu arşivde, en eskisi Orhan Gazi zamanına kadar giden 10.726 defter ve 12.724 vesika vardır. Arşivin A'dan H'ye kadar harflerle başlayan maddeleri ihtiva eden iki fasikül Topkapı Sarayı Müzesi Arşiv Kılavuzu (1938 - 1940) adıyla kaydedilmiştir.

Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi'nde bulunan arşiv malzemelerinden defter serileri, Başbakanlık Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı tarafından sayısal ortama aktarılmış ve araştırmaya açılmıştır. yaklaşık 200.000 adet belge serilerinin tasnif ve sayısallaştırılmasına devam edilmektedir.

Tapu Kadostro Genel Müdürlüğü Arşivi

Ankara'da bulunan bu arşivde 16. yüzyılın son tapu tahrir defterleri ile 1848'den sonraki tapu kayıtları muhafaza edilmektedir.

Şer'iyye Sicilleri Arşivi

Şer'i mahkemelerin verdiği dava ve karar defterleriyle, merkezden verilen emirlere ait vesikaları muhafaza etmektedir. 1941'de Adalet Bakanlığı tarafından Milli Eğitim Bakanlığı'na devredilmiştir. Ankara'daki Milli Kütüphanede muhafaza edilmektedir. Bunların Şer'iyye Sicilleri adıyla katalogları yayınlanmıştır. Ankara'daki şer'iyye sicillerinden başka İstanbul Müftülüğü Şer'iyye Sicilleri Arşivinde de bir kısım şer'iyye sicilleri muhafaza edilmektedir.

Şer'iyye Sicilleri Arşivi, şu malzemeleri ihtiva etmektedir.

  1. İstanbul Şer'iyye Sicilleri bölümü,
  2. Mülga Meşihat Arşivi bölümü,
  3. Mülga Meşihat Kütüphanesi bölümü.

Millî Kütüphanede bulunan Şer'iyye Sicilleri Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğüne devredilmiş ve İstanbul'da Osmanlı Arşivinde araştırıcıların hizmetine görüntüleriyle birlikte açılmıştır.

Vakıflar Arşivi

Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı olarak faaliyet gösteren Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivinde ve Vakıflar Bölge Müdürlükleri bünyesindeki arşivlerde vakıf kayıtları ile ilgili belgeler muhafaza edilmektedir.

Osmanlı içtimai bünyesinde, hayır ve hasenat müessesesi olan vakıfların mevcudiyetini teyid eden ve ortaya koyan vakfiyelerin, sicillerin ve belgelerin bir araya gelmesinden meydana gelmiş bir arşivdir.Vakıflar Arşivi'nde bulunan vakfiyeler, tarihi devir itibariyle başlıca dört gruba ayrılır:

  1. Osmanlı devrinden önceki vakfiyeler(H. 410-699 M. 1019-1299),
  2. Osmanlı devrine ait vakfiyeler (H. 699-1336 M. 1299-1920),
  3. T.B.M.M. Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti dönemi vakfiyeleri (H. 1336-1342 M. 1920-1926),
  4. 1926-1967 tarihleri arasında Medeni Kanun hükümlerine göre kurulan tesislere ait tesis senetleri ile, 1967'de kabul edilen 903 sayılı kanun hükümlerine göre kurulan vakıflara ait vakıf senetleri.

TBMM Arşivi

1920 yılından beri çıkan yasalar, tutanaklar vs. saklanmaktadır.

Ayrıca devlet daireleri, belediyeler, okullar, özel kuruluşlar ve ailelerin arşivleri de vardır.

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

Kaynakça

Genel

• Archival Science. International Journal on Recorded Information. Netherlands: Springer. ISSN: 1389-0166 (print version). ISSN: 1573-7519 (electronic version).

• Cook, M. (1986). The Management of Information from Archives. Hants, England: Gower.

• Horn, D. E. (1989). The development of ethics in archival practice. American Archivist, 52(1), 64-71.

• İlhan, M. Mehdi, An Overview of the Ottoman Archival Documents and Chronicles (Osmanlı Arşiv Belgeleri ve Kroniklerinin Genel Bir Değerlendirmesi)

• Keskin, İshak (2007). Osmanlı Arşivciliğinin Teorik Dayanakları Hakkında. Türk Kütüphaneciliği 21, 3 (2007), 271-303.

• McDonald, L. (1989). Ethical dilemmas facing an archivist in the business environment: the constraints on a business archivist. Journal of the Society of Archivists, 10(4), 168-172.

• MacNeil, H. (1991). Defining the limits of freedom of enquiry: the ethics of disclosing personal information held in government archives. Archivaria, (32), 138-144.

• Posner, Ernst (1972). Archives in the ancient world, Harvard University Press, Cambridge Massachusetts.

• Riberio, F. (2001). Archival Science and changes in paradigm. Archival Science, 1(3), 295-310.

• Stockting, B. & Queyroux, F. (Eds.). (2006). Encoding Across Frontiers: Proceedings of the European Conference on Encoded Archival Description And Context (EAD And EAC), Paris, France, 7-8 October, 2004. Haworth Information Press.

• Strömberg, JBLD (2010). The earliest predecessors of archival science - Jacob von Rammingen's two manuals of registry and archival management, printed in 1571, translated by JBLD Strömberg. Lund: Lundaboken, Wallin & Dalholm.

• Usherwood, B.; Wilson, K. & Bryson, J. (2005). Relevant repositories of public knowledge? Libraries, museums and archives in 'the information age'. Journal of Librarianship and Information Science, 37(2), 89-98.

Özel

• Binark,İ.(1980).Arşiv ve Arşivcilik Bilgileri.Ankara Cumhuriyet Arşivi Dairesi Başkanlığı.

• Kandur,H.(1995).Arşivcilik Konferansları I.İstanbul.Librairie de Pera.

• Keskin,İ.(2007). İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü http://by2007.bilgiyonetimi.net/bildiriler/keskin-ppt.pdf

• Özerdim, S.N.(1967). Bilgi Kaynakları ve Arşivcilik Ankara ss.20 http://kitaplar.ankara.edu.tr/dosyalar/pdf/361.pdf

Kaynakça

  1. Ataman,1989)
  2. Binark,1980)
  3. Çakın, 2011, s. 16
  4. Sefercioğlu, s.194
  5. Çakın, 2011,s.16
  6. Binark, İsmet (1980). Arşiv ve arşivcilik bilgileri. Ankara: Başbakanlık basımevi. s. 245.
This article is issued from Vikipedi - version of the 3/26/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.