Uzaktan algılama

Uzaktan algılamada kullanılan Landsat 7 uydusu
Rubülhali Çölü'nde kumullar (NASA'nın Terra uydundan uzaktan algılama sistemi ASTER ile çekilen fotoğraf)

Uzaktan algılama, yeryüzünün ve yer kaynaklarının incelenmesinde onlarla fiziksel bağlantı kurmadan kaydetme ve inceleme tekniğidir.

Yer ile herhangi bir temas olmaksızın yerin çeşitli özelliklerinin tespiti işidir. Uzaktan algılama kısa bir tanım yapılacak olursa, fiziksel temas olmadan cisimler hakkında bilgi almaktır. Bu iş için temel şey enerjidir. Enerji olmadan algılama yapmak imkânsızdır. Nasıl ki doğadaki tüm olaylar bir enerji vasıtasıyla gerçekleşiyorsa uzaktan algılamada bu şekilde enerji vasıtasıyla gerçekleşir.

Uzaktan algılamanın anlaşılabilmesi için kendi beş duyumuzun algı özellikleri kısaca olsa da bilmekte yarar vardır. Gözlerimiz görüş alanına düşen tüm cisimleri alır ve değerlendirip tanımlaması için beyine gönderir, beyinde bunları değerlendirip algının tamamlanmasını sağlar. Aynı şekilde kulak da etraftan yayılan ses dalgalarını toplayarak anlamlandırması için beyne gönderi ve beyinde tanımlama işlevini böylece tamamlayarak duyma dediğimiz olayın gerçekleşmesini sağlar. Tüm bu olayların gerçekleşmesi içinde ATP enerjisi kullanılır. Uzaktan algılama için kullanılan enerji kaynağıda ya güneştir ya da yapay bir güç kaynağıdır.

Uzaktan algılamanın gerçekleşebilmesi için 7 şartın yerine gelmesi gerekmektedir.

Özellikleri

Doğal çevrenin önemli bir bölümünün dinamik nitelikte olması bunların bir kez belirlenmesi ile yetinilmeyip sık sık takip edilmelerini gerektirmektedir. Bunun için de, modern havacılık ve uzay teknolojisinden yararlanılır. Uzaktan algılama adı verilen yöntemle havadan ve uzaydan elde edilen görüntüler yorumlanabilir.

Hava fotoğrafları, fotogrametrik yöntemle harita yapımında kullanılmakla birlikte, çeşitli mühendislik çalışmaları ve özellikle fotointerpretasyon (foto-yorumlama) yöntemi ile doğal kaynakların bulunmasında da kullanılmakta ve böylece, Uzaktan Algılama yönteminin en önemli verilerinden birini oluşturmaktadır. Uzaktan Algılamada Fiziksel Kuramlar 1)Planck kanunu 2)Wien kanunu 3)Stefan-Boltzmann kanunu 4)Lambertin Kosinüs kanunu

Algılama

Uzaktan algılamanın temelini oluşturan esas olay algılamadır. Algılayıcıların tipine göre sınıflandırılır. Uydular algılama tekniğinde kullandıkları enerji kaynaklarına göre Aktif algılama ve Pasif algılama olmak üzere ikiye ayrılırlar.

Aktif ve Pasif algılama

Algılayıcılar

Yerden ışın yansıtan cisimlerin yaydığı ışını algılamak için geliştiren cihazlara "algılayıcı" diyoruz. (Bu algılayıcıları algılama biçimlerine göre 2 ye ayırdığımızı hatırlayınız) Algılayıcılar bir de bulundukları yani yerleştikleri yere göre ayrılmaktadırlar. Ancak algılayıcıları ayırmadan önce radyometre (temel algılayıcı) adlı cihazı tanımakta yarar var. Bu cihaz aslında bir nevi fotoğraf makinesi ya da kameraya benzetilebilir ancak onlardan da farklı olduğunu unutmamak gerekir. Radyometreler yerleştirildikleri platformlardan ışın göndererek o ışını çarpıp yansıdığı cismin özelliklerini algılayan cihazlardır ve algılayıcılar esasta radyometrelerin yerleştikleri platformlara göre ayrılırlar

Tarihçe

Uzaktan algılamanın en önemli kaynağını uzay fotoğrafları ve tabiki uydular oluşturur. Uzay fotoğrafçılığı insanların uzaya açılmasından 10 yıl kadar bir süre önce, 1946 yılında başlamıştır. 2. dünya savaşında Almanlar'dan alınan V-2 roketlerinin bazıları 1946 yılında ABD'de uzayın bilinmeyenlerini incelemeye yarayacak bir takım gereçlerle donatılarak fırlatılmış ve yerin 105 km yükseklikten ilk kez resmi çekilmiştir.

1955 yılında Viking-12 roketi ile 244 km ve 1959 yılında da Atlas roketi ile 1120 km yükseklikten ABD'nin bazı bölgelerinin fotoğrafları çekilebilmiştir.

Dünya da ilk uydunun 1957 yılında Sovyetler Birliği(SSCB) tarafından Sputnik adıyla uzaya gönderilmesi ile yeni bir çağ açılmıştır.

Yerin uzaydan otomatik fotoğraf makinaları ile fotoğraflarını çeken ilk insansız uydu 1959 yılında ABD tarafından uzaya gönderilen Explorer-6 uydusudur.

Yer kaynaklarının araştırılması ve yer yüzünün incelenmesi amacı ile uzaya gönderilen ilk uydu ERTS uydusudur. 1972 yılında yörüngesine ABD tarafından yerleştirilmiş ve adı daha sonra Landsat-1 olarak değiştirilmiştir. Bu uydu iş göremez hale gelince Landsat-2 bu devreden çıkınca 1978'de Landsat-3, 1982'de Landsat-4 ve 1985'de Landsat-5 uzaya gönderilmiştir. Bu uydunun amacı ziraat, orman, jeoloji, su kaynakları, haritacılık gibi yer kaynaklarının araştırılmasıdır.

Türkiye'de uzaktan algılama eğitimi, lisans seviyesinde yoğun olarak harita, geomatik, jeoloji mühendisliği ile uzay bilimleri ve teknolojileri bölümleri altında verilmektedir. Ayrıca yüksek lisans ve doktora seviyesinde bu bölümlerin yanında, Anadolu Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi ve Çukurova Üniversitesi bünyesinde Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri anabilim dalı mevcuttur.

ISPRS (International Society of Photogrammetry and Remote Sensing: Uluslararası Fotogrametri ve Uzaktan algılama Birliği) günümüzde özel ve tüzel kişilerin oluşturduğu, bu alanda Dünyanın en büyük kuruluşudur.

Kullanım alanları

Mars-Odyssey uydusu, 2001

Haritacılık

Hidrolojik Uygulamalar:

Jeolojik Uygulamalar

Ormancılık Uygulamaları

Zirai Uygulamalar

Denizcilik ve Kıyı Yönetimi

Dış bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 12/30/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.