Edirne'nin Fethi

Edirne'nin Fethi
Bizans-Osmanlı savaşları
TarihKaynaklara göre 1361-1371 arasında değişiklik göstermekte
BölgeEdirne (o zamanki adıyla Hadrianopolis)
SonuçOsmanlı İmparatorluğu zaferi
Coğrafi
Değişiklikler
Edirne, Osmanlı İmparatorluğu yönetimine geçti
Taraflar
Bizans İmparatorluğu Bizans İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu

Edirne'nin Fethi, Bizans İmparatorluğu'nun elindeki Edirne'nin (o zamanki adıyla Hadrianopolis) Osmanlı İmparatorluğu kontrolüne geçmesiyle sonuçlanan süreç. Olayın gerçekleştiği yıl kaynaklara göre 1361-1371 arasında değişiklik gösterirken fethi gerçekleştiren isimler de kaynaklara göre değişir. Alınmasından bir süre sonra Osmanlı İmparatorluğu'na başkentlik yapan şehir, 1453'te İstanbul'un (o dönemdeki adı Kostantinopolis) ele geçirilmesi sonrasında başkent oluşuna kadar bu statüsünü sürdürdü.

Arka plan

Osmanlı Devleti'nin kuruluş döneminde Balkanlardaki fetihlerini gerçekleştiren kuvvetlerin başında, Osmanlı Padişahı Orhan Gazi'nin en büyük oğlu Süleyman Paşa bulunmaktaydı.[1] Yapılan fetihler sonrasında bölgede paşa sancağı kurulmuştu. Sancak, batıda Keşan ile İpsala arasında Yayla Dağı'ndan ve Malkara ile Hayrabolu'yu ayıran dağlık bölgeden geçmekte, Marmara Denizi sahillerinde Tekfurdağı kasabası güneyinde Bakacık Tepesi ve Hora'ya (günümüzde Hoşköy) kadar uzanmaktaydı.[1]

1357 yazında, 11 yaşındaki oğlu Halil'in Foçalı korsanlara esir düşmesinin ardından Orhan Gazi, oğlunu kurtarmak için Bizans İmparatoru V. Yoannis Paleologos'a başvurdu.[2] İki taraf arasında yapılan anlaşma gereğince Osmanlılar Bizans topraklarına saldırmayacak, Foçalılara gönderilecek gemilerin masraflarını üstlenecek, Bizans İmparatoru'nun eski borçlarını silecek ve Rumeli'de imparatora karşı duran Mateos Kantakuzinos'a yardımdan vazgeçerek İmparatoru destekleyecekti.[2] Anlaşmadan önce Mateos Kantakuzinos ile işbirliği yapan Osmanlılar, bu sayede Rumeli'ye yerleşme imkânı bulmuştu ve buradaki fetihlerini sürdürmekteydi.[2] Diğer taraftan Süleyman Paşa, Halil'in esir düşmesinden bir süre sonra ölmüş, en büyük kardeşi Murad, lalası Şahin ile birlikte Rumeli'deki uç bölgesine gönderilmişti.[3] Mateos Kantakuzinos ise Sırplar tarafından yakalanmış ve imparatora teslim edilmişti.[4] Orhan Gazi'nin zorlaması üzerine bizzat Yoannis Paleologos'un da bulunduğu üç kadırga 1358 baharında Foçalıların üzerine gitti. Foçalıları karadan sıkıştırmak için ise Saruhanoğulları Beyi İlyas Bey ile anlaşılmıştı. Ancak her iki taraf da başarısız oldu ve imparator şehre geri döndü. Orhan Gazi'nin imparatora, oğlunu kurtarmazsa anlaşmayı bozacağını ve Bizans topraklarına karşı saldırılara yeniden başlayacağını belirtmesi üzerine imparator, iki gemiyle birlikte Prokonnesos'a (günümüzde Marmara Adası) gitti ve burada Orhan Gazi'yle buluşmasının ardından aynı yıl içinde Foça'ya hareket etti. Bu sefer de bir sonuç alınamayınca 1359 baharında Kadıköy'e gelen Orhan Gazi, imparatorun elçileriyle gemide bir görüşme yaptı. Oğlu Halil'in kurtarılmasının ardından, imparatorun kızıyla nişanlanması ve aralarındaki barışın daimi olması şartlarıyla tekrar bir anlaşma yapıldı. Aynı yılın yaz aylarında Foça'ya hareket eden imparator, Halil'i kurtardı ve İstanbul'a getirerek on yaşındaki kızı İrini ile nişanladı. 1359 yılının Eylül sonlarına tekabül eden tarihlerde Halil gemi ile İzmit'e getirilip, babasına teslim edildi.[4] 1357 yazında esir düşen Halil'in 1359 yazında kurtarılmasına kadar geçen yaklaşık iki yıllık sürede, iki devlet arasında Rumeli'de herhangi bir çatışma yaşanmamıştı.[1]

Osmanlı gazilerinin müttefiki olan Mateos Kantakuzinos'un bölgeden atılmasının ardından, hâkimiyet doğrudan Yoannis Paleologos'un kontrolüne geçmişti. Halil'in kurtarılmasından kısa süre sonra Rumeli'deki gazilerin başında bulunan Orhan Gazi'nin Murad'ın lalası Şahin ve uç beyleri Hacı İlbey ile Gazi Evrenos, bölgede yeniden fetih hareketlerine giriştiler.[3][5] Rumeli'deki Osmanlı kuvvetleri, 1359'dan itibaren doğuya sistemli akınlar düzenlemeye başladı. Floransalı Matteo Villani'nin belirttiğine göre bu taarruzlar sırasında Dimetoka (o zamanki adıyla Didymeteichon) ilk defa geçici olarak Osmanlıların eline geçmiş, Türk akıncıları aynı yıl İstanbul (o zamanki adıyla Konstantinopolis) surları karşısında görünmüştü.[5]

Fetih hakkındaki görüşler

Fethin yapıldığı yılı farklı belirten çalışmalar mevcuttur. Aleksandr Burmov, Sırp kronikleri ile Laonikos Halkokondiles ve Giacomo Luccari'nin kayıtlarına dayanarak 26 Eylül 1371'deki Çirmen Muharebesi'nden hemen sonra, 1371'in Eylül sonları ile Ekim başları civarında yapıldığını öne sürmektedir.[6][7] Ancak Burmov, son iki kaynakta yer alan, Edirne'yi fetheden ordunun başında Süleyman Paşa bulunduğu bilgisini reddeder.[7] O dönemdeki genel durumu da göz önünde bulundurarak fetih tarihini 1371 olarak belirten Burmov'a göre Sırp prenslerinin birden Çirmen'e gelmeleri ve o zamanlar Arnavutluk taraflarında bulunan Vukašin Mrnjavčević'in kardeşi Jovan Uglješa ile birleşmesi sonucunda bölgede gerçekleşen Çirmen Muharebesi, Edirne'yi Osmanlıların elinden kurtarmak için düzenlenmişti. Bu muharebede Sırp tarafının yenilmesi üzerine şehir, Osmanlı egemenliğine girmişti.[7] Ancak Georgiy Ostrogorskiy Burmov'un kaynak olarak kullandığı Sırp kroniklerinde Osmanlıların Balkanlardaki ilerleyişi hakkındaki bazı tarihlerin hatalı gösterilmesi ve eserini 1480 civarında yazmış olan Halkokondiles'in de kronolojik hatalara düşmüş olması sebebiyle Burmov'un bu hükmünün doğru olmadığını belirtir[8] ve 1362 tarihini ortaya atar.[9] Diğer taraftan Burmov, Bizanslı yazarlardan VI. Yoannis Kantakuzinos ve Demetrios Kydones'in Edirne'nin düşmesinden hiç bahsetmemelerini, olayın 1371 öncesinde yaşanmadığının bir göstergesi olarak belirtir.[8] Kantakuzinos'un hatıratında kendisini suçlu durumuna düşürecek olan bu fetihten hiç bahsetmemiş olma ihtimali ve Kydones'in ise olayları ayrı ayrı anlatmak yerine durumun genel bir betimlemesini yapması sebebiyle bu iki kaynakta fetihle alakalı bir veri olmayabileceği ihtimali üzerinde duran Halil İnalcık da, Burmov'un Edirne'nin 1371'deki Çirmen Muharebesi'nden sonra fethedildiği tezinin kesin delillere dayanmadığını ifade etmektedir.[10]

Konstantin Josef Jireček, Burmov'dan önce yazdığı eserlerinde Bizans Kısa Kronikler'inde verilen tarihi esas alarak Orhan Gazi'nin 1362'de öldüğünü belirtmekte ve kendisinden sonra yerine gelen oğlu I. Murad'ın 1363'ten sonra Edirne'yi fethettiğini ileri sürmektedir. Daha sonraları Jireček; eserini 14. yüzyılda yazmış olan Mihail Panaretos'un, Edirne'de bulunan Trabzon İmparatoru III. Yoannis Komnenos'un veba salgını sebebiyle 1362 Mart'ında Sinop'a kaçmasını ifade eden kaydına dayanarak Edirne'nin 1362 Mart'ında Bizans'ın elinde bulunduğunu ve şehrin 1363'te Osmanlı egemenliğine girdiği hakkındaki tahmininin kuvvetlendiğini belirmektedir.[10] İsmail Hakkı Uzunçarşılı da, 1362 Mart'ında vefat eden Orhan Gazi'nin ardından tahta geçen oğlu I. Murad'ın ilk olarak kardeşlerinin isyanlarıyla karşılaştığını ve bunlarla ilgilenmek amacıyla Ankara taraflarına doğru sefer düzenlediğini,[10] bu yüzden Edirne'nin fetih tarihinin 1363-1365 yılları arasında değişebileceğini söylemektedir.[11] Edirne'nin Orhan Gazi öldükten ve I. Murad tahta çıktıktan sonra Osmanlı topraklarına katıldığı hükmünün ispatlanmamış olduğunu belirten Halil İnalcık, bu nedenle bu iki görüşün kesin olarak doğru kabul edilemeyeceğini iddia etmektedir.[11]

Elizavet Zahariadu ile Irène Beldiceanu-Steinherr fetih için 1369 tarihini gösterir. Zahariadu, Hadrianopolis Metropoliti Polikarpos'un emriyle Yannis Katakalon tarafından Bizans İmparatoru V. Yoannis Paleologos'a yazılan 1366 tarihli mersiyeye dayanarak şehrin 1366 tarihinde Bizans kontrolünde olduğunu ve çeşitli Bizans kısa kroniklerinde verilen tarihi de göz önüne alarak şehrin 1369 yılında Osmanlı yönetimine girdiğini belirtmektedir.[12] Bazı kroniklerde fetih için 1377 tarihinin de verildiğini ifade eden Zahariadu, aradaki bu sekiz yıllık farkın bir hata sonucu yazılmış olabileceğini söylemektedir.[13] Şehrin ilk defa 1369 yılında Rumeli'deki bağımsız Türk beyleri tarafından ele geçirildiğini ifade eden Beldiceanu-Steinherr, 1376 veya 1377 yılında şehrin Osmanlı kuvvetleri tarafından kontrol altına alındığını yazmaktadır.[14] Beldiceanu-Steinherr ile Zahariadu'yu kaynak gösteren Donald Nicol,[15] Zahariadu'yu kaynak gösteren Colin Imber[16] ve Zahariadu'nun elde ettiği bulgulardan bahseden John Van Antwerp Fine[17] da fetih tarihini 1369 olarak göstermektedir.

Osmanlı kaynakları

Osmanlı kaynaklarında fetih tarihi 1359 ile 1361 yılları arasında değişiklik göstermektedir.[18] Edirne'nin fethiyle sonuçlanacak olan harekâttan Osmanlı kaynaklarında iki ana rivayette bahsedilmektedir. Bunlardan birisi Âşıkpaşazâde rivayeti, diğeri ise kendisinden sonra birçok kişinin kullandığı, Ruhî ile Neşrî'nin en detaylı versiyonunu verdiği Ahmedî rivayetidir. Her ikisi de Murad'ın, Edirne'yi ele geçirmesiyle sonuçlanan Rumeli'deki taarruza başladığı yılı Hicrî takvime göre 761 (Miladi takvime göre 23 Kasım 1359-13 Kasım 1360 arası) olarak vermekte; ancak 1,5 yıl kadar süren bu harekâtın tamamını hatalı olarak aynı yıl içinde göstermektedir.[5] Yine bu iki rivayet, hatalı olarak Murad'ın tahta çıkış tarihini 1359 olarak göstermektedir. Halil İnalcık, Murad'ın, babası Orhan Gazi'nin sağlığında devletin büyük sorumluluklarını üzerine alması sebebiyle kaynakların böyle bir hataya düştüğünü belirtmektedir.[19]

Âşıkpaşazâde'ye göre Orhan Gazi ölünce, Murad Bursa'ya geldi. Karesi'den (günümüzde Balıkesir) ve kendi vilayetinden asker toplayarak, lalası Şahin ile birlikte Gelibolu üzerinden Rumeli'ye geçti. Önce Banadoz Kalesi'ni (günümüzde Barbaros) savaşmadan aldı, sonrasında gerçekleşen çatışmalar sonucunda Çorlu'yu Osmanlı topraklarına kattı ve buradaki kaleyi yıktı. Misini Kalesi (günümüzde Misinli) önüne geldiğinde, kale tekfuru kaleyi kendisine teslim etti. Sonrasında, içi boşaltılmış olan Burgos (günümüzde Lüleburgaz) ele geçirildi ve kalesi yıkıldı.[19] Diğer taraftan Hacı İlbey, ele geçirdiği Burgos'ta (günümüzde Pythion) konuşlanmış ve Dimetoka'yı sıkıştırmaktaydı. Bir süre sonra kale tekfuru pusuya düşürülüp esir alınınca, tekfurun serbest kalması şartıyla kaleyi teslim aldı. Gazi Evrenos ise Keşan kalesini almıştı ve oradan İpsala'yı sıkıştırmaktaydı.[19] İlerlemeye devam eden Murad, Babaeskisi'ye (günümüzde Babaeski) geldi; ancak kalede bulunan halk Edirne'ye kaçmıştı. Civardaki birkaç kaleyi daha ele geçiren Murad, lalası Şahin'i Edirne üzerine gönderdi. Edirne yakınlarındaki Sazlıdere civarında gerçekleşen muharebede Osmanlı kuvvetleri galip gelirken, yenilen taraf kaleye çekildi. Bu sırada Hacı İlbey ile Gazi Evrenos gelip, Murad ile buluştu ve birlikte Edirne'ye geldiler. Murad'ın da Edirne'ye gelmesinin ardından Edirne tekfuru geceleyin kaleyi terk ederek, Meriç üzerinden Enez'e gitti. Ertesi sabah bu haber duyulunca, içeridekiler kaleyi teslim etti. Âşıkpaşazâde'nin bu anlatımında fetih tarihi H. 761 olarak verilmektedir.[20]

Ruhî rivayetine göre Orhan Gazi'nin ölümünün ardından oğlu Murad, devlet büyükleri tarafından tahta geçirildi. Tahta çıktıktan sonra Ankara tarafında gerçekleşen isyanları bastırmasının ardından Bursa'ya döndü ve asker toplayarak Rumeli'ye geçti. H. 761 yılında ise Edirne'yi fethetti.[21]

Neşrî ise sırasıyla Murad'ın tahta çıkmasından, Ahmedî-Ruhî rivayetinden ve Âşıkpaşazâde'nin anlattığı Edirne'nin fethinde yaşanan olaylardan bahsetmektedir. Hatalı olarak Murad'ın tahta çıkışından sonra gerçekleşmiş gibi eklemiştir. Diğer taraftan Âşıkpaşazâde'de H. 758 (M. 25 Aralık 1356-13 Aralık 1357) olarak verilen Süleyman Paşa'nın ölüm tarihini H. 760 (M. 3 Aralık 1358-22 Kasım 1359) olarak değiştirmiş ve Orhan Gazi'nin Süleyman Paşa'dan iki ay sonra öldüğünü belirtmiş, Murad'ın tahta çıkışı ve Ankara seferi kısmını da Ruhî'den alıp bir yıl da bunlara ayırdığından Edirne'nin fetih tarihini H. 762 (M. 11 Kasım 1360-30 Ekim 1361) olarak vermiştir.[21]

Dönemi anlatan diğer tarih yazarları Ahmedî, Şükrullâh ve Mehmed bin Hacı Halil'in eserlerinde Edirne'nin fethinden bahsedilmemektedir.[22] Murad'ın tahta çıktığı 1362 Mart'ından sonra yaşanan gelişmeleri anlatan bu eserlerde Edirne'nin fethinin yer almaması, İnalcık'ın belirttiğine göre fethin bu yıldan önce gerçekleştiği anlamı taşımaktadır.[23] Diğer taraftan Oruç Bey tarihinin Manisa nüshasında Edirne'nin H. 762 yılında fethedildiğine dair bir kayıt ve o yıl bir güneş tutulmasının gerçekleştiği bilgisi yer almaktadır. Yapılan hesaplarla 5 Mayıs 1361 günü bir güneş tutulmasının gerçekleştiği tespit edilmiştir.[24] Belirtilen Osmanlı kaynaklarından faydalanarak Halil İnalcık, Edirne'nin 1361 yılında Osmanlı himayesine girdiğini belirtmektedir.[25] Oskar Halecki de Venedik kayıtlarına dayanarak Edirne'nin Osmanlı tarafından ele geçirildiği bilgisinin bu şehre 14 Mart 1361 tarihinde ulaştığı bilgisini sunmaktadır.[25] Stanford Shaw da İnalcık'ın bu görüşünü katılmaktadır.[26]

Sonrası

Alınmasından bir süre sonra Osmanlı İmparatorluğu'na başkentlik yapan şehir,[27] 1453'te İstanbul'un (o dönemdeki adı Kostantinopolis) ele geçirilmesi sonrasında başkent oluşuna kadar bu statüsünü sürdürdü. Edirne'den sonra Filibe'nin de Osmanlı kontrolüne geçmesiyle Bizans İmparatorluğu'nun Avrupa ve Balkanlar ile kara bağlantısı kesilmiş oldu.[28]

Kaynakça

Genel
Özel
  1. 1 2 3 İnalcık, Halil; sf. 144
  2. 1 2 3 İnalcık, Halil; sf. 141
  3. 1 2 İnalcık, Halil; sf. 145
  4. 1 2 İnalcık, Halil; sf. 143
  5. 1 2 3 İnalcık, Halil; sf. 146
  6. Burmov, Aleksandr (1949). "Türkler Edirne'yi ne vakit aldılar?". Belleten (Ankara) XIII. cilt (49. sayı): ss. 96-106.
  7. 1 2 3 İnalcık, Halil; sf. 137
  8. 1 2 İnalcık, Halil; sf. 138
  9. Ostrogorskiy, Georgiy (1952) (Almanca). Geschichte des byzantinischen Staates. Münih: C. H. Beck. s. 427. ISBN 3-406-01414-3.
  10. 1 2 3 İnalcık, Halil; sf. 139
  11. 1 2 İnalcık, Halil; sf. 140
  12. Zahariadu, Elizavet; ss. 216
  13. Zahariadu, Elizavet; ss. 217
  14. Beldiceanu-Steinherr, Irène (1965). "La conquête d'Andrinople par les Turcs: la pénétration turque en Thrace et la valeur des chroniques ottomanes" (Fransızca). Travaux et Mémoires I. s. 439-461.
  15. Nicol, Donald (1993) (İngilizce). The Last Centuries of Byzantium, 1261-1453. s. 274.
  16. Imber, Colin (2002) (İngilizce). The Ottoman Empire, 1300-1650 - The Structure of Power. s. 11.
  17. Fine, John Van Antwerp (1987) (İngilizce). The Late Medieval Balkans - A Critical Survey from the Late Twelfth Century to the Ottoman Conquest. s. 406.
  18. Uzunçarşılı, İsmail Hakkı; sf. 163-164
  19. 1 2 3 İnalcık, Halil; sf. 147
  20. İnalcık, Halil; sf. 148
  21. 1 2 İnalcık, Halil; sf. 152
  22. İnalcık, Halil; sf. 153
  23. İnalcık, Halil; sf. 156
  24. İnalcık, Halil; sf. 158
  25. 1 2 İnalcık, Halil; sf. 159
  26. Shaw, Stanford (1997) (İngilizce). History of the Ottoman Empire and Modern Turkey. I. cilt. Cambridge: Cambridge University Press. s. 18.
  27. Diktaş, Arzu (Aralık 2008) (PDF). XVI. Yüzyılın Son Çeyreğinde Edirne'de Sosyal Hayat. Edirne. s. 16. http://193.255.140.18/Tez/0071350/METIN.pdf.
  28. Uzunçarşılı, İsmail Hakkı; sf. 165
This article is issued from Vikipedi - version of the 6/26/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.