Ahmed-i Hani

Ahmed-i Hani
Ahmed-i Hani'nin Süleymaniye'deki heykeli
Tam adı: Ehmedê Xanî
Doğumu: 1650/1651
Doğum yeri: Hakkari, Çukurca, Han Köyü
Ölümü: 1707 (57-58 Yaşlarında)
Ölüm yeri: Ağrı, Doğubayazıt
Okul/gelenek: Kürt Medreseleri
İran Medreseleri
Suriye Medreseleri
İlgilendikleri: Fıkıh, Astronomi, Tarih, ve Kürt Edebiyatı
Etnik köken: Kürt
Çağ: 17. yüzyıl
Bölge: Osmanlı İmparatorluğu
Fikirleri: Kürt İttifakı
Etkilendikleri: Aristoteles, Hipokrat, Şihabeddin Sühreverdî, Firdevsî, Farabi, İbn-i Arabî, Ömer Hayyam, Ali Hariri, Melayê Cizirî, Faki Tayran
Etkiledikleri: Mahmud Beyazidi, Abdurrahman Şerefkendi, İsmail Beyazidi, Muradhan Beyazidi, Mesture Erdelan, Nali, Said Nursî, Celadet Ali Bedirhan, Hêmin
Önemli çalışmaları: Eserleri

Ahmed-i Hani (Kürtçe: Ehmedê Xanî; 1650/1651, Han köyü, Çukurca, Hakkari - 1707, Doğubayazıt, Ağrı)[1], 17. yüzyıl'da yaşamış Kürt edebiyatçı, astronom, şair, tarihçi ve İslam alimi.[2]

Hayatı

Ahmed-i Hani 1650-51 yılında Hakkari'nin Çukurca ilçesine bağlı Han Köyünde doğmuştur. Babasının adı Şeyh İlyas annesinin adı Gulnigar'dır. Hânî Aşiretinden olmasından ve Han köyünde doğması ötürü Ahmed-i Hani (Ehmedê Xanî, Hani'li Ahmed) olarak tanınmaktadır.[3]

Eğitimi

Hani ilk eğitimini aile içinde babası Şeyh İlyas'tan fıkıh derslerini aldı. ardından Beyazıt'taki Muradiye medresesine gider. Daha sonra Ahlat ve Bitlis medreselerinde öğrenim görür. Botan ve Mezapotamya'da devam eder öğrenimine. Bağdat, Şam, Halep ve İran medreselerinde de uzunca yıllar öğrencilik hayatı yaşadı. Hani özellikle Suriye medreselerinde Antik Yunan felsefesi'ni, Mezopotamya ve İran medreselerinde ise İslam felsefesi, astronomi, şiir ve sanat tekniğini öğrenmiştir.

Hani'nin Kabe'yi tavaf ettiği, Mısır'a gittiğini yazdığı eserinin içeriğinde açıkça görülmektedir. Her yerde isim yapmış alimleri araştırır ilmi ve bilimi daha da ilerletmek için onların yanında diplomasını aldıktan sonra Beyazıt'taki Muradiye medresesinde eğitim vermeye çalışır.[4]

Hani, İshakpaşa Sarayı'nın temeli atılırken (1674) dua okumuştur. Beyazıt Beyi Mir Muhammed'dir. Daha sonra Beyazıt'ta Muradiye Camii'nde imamlık yapmıştır. Mir Muhammed'e divan kâtipliğinde bulunmuştur. Onunla yakınlığını, ona sevgisini bir şiirinde ifade etmiştir, ölümüne dair üzüntüsünü belgelemiştir. Mir adına İran sınır Serdar'ı ile alınan karara imza atmıştır.

Hani iyi bir eğitmen ve dil uzmanıdır. Dönemin felsefi, teolojik ve edebiyat bilgilerini iyi özümsediği ve bu yönüyle yetkinleştiği anlaşılıyor. Ayrıca Kürtçe ile birlikte Arapça, Farsça ve Osmanlıca’ya oldukça hâkim olduğu biliniyor. Şiirlerindeki derin kültürel birikim ve bilgi hayranlık uyandıracak düzeydedir. Mem û Zîn adlı temel yapıtında her olayı ele alışı derin bir çözümleme biçimindedir.[5]

Ahmed-i Hani, Şihabeddin Sühreverdî, Farabi, Feqiyê Teyran, Molla Ahmed-i Cezirî, Platon, Aristoteles, Muhyiddin İbn Arabi, Ali Hariri, Firdevsi ve Ömer Hayyam gibi daha birçok büyük şahsiyetten etkilenme düşünceler ortaya koyar. Hani bu birikimini 4 ayrıdilde dile getirir. Kültürel birikimi söz konusu dilleri yetkince kullanmasına dillere hakimiyeti de birikimin sistemleşmesine yol açmaktadır.

Düşünceleri

Ahmed-i Hani'nin siyasi özlemi, düşünceleri açıktır ki o dönemin genel atmosferinden doğmuştur. Bu dönemde, Kürt düşün hayatının geri olduğu açık. Ancak bu, Kürt düşünce ve edebiyat mirasının hiç olmadığı anlamına gelmiyordu. Önemli bir düşünce ve edebiyat mirasına sahipti. Fakat bu Kürtlerin sosyo-ekonomik koşullarından dolayı yaygınlık kazanamamıştı. Çok dar sınırlar içinde düşüne haps olmuştu. Bu bir idari yaptırımdan çok sosyal ve kültürel nedenlerden kaynaklanıyordu. Hani daha çok birlik ve ittifak parolalarını kullanarak sesini yükseltiyor, Kürtlerin kendi aralarındaki çelişkilerine de dikkat çekiyordu. Butür şartlar altında Beyler Hani’yi anlayamadılar. Kısaca bu modern düşünceler pratikleşmeyip sonrasız kaldı.[6]

Ahmed-i Hani'nin en önemli yönü, yurtsever ve halkçı oluşudur. Birçok aşirete bölünmüşlük kendisi için en temel sorundur. Denilebilinir ki, tüm düşüncelerinde ana tema budur. Bu nedenle Kürtlerin birliği, Kürtlerin diğer halklar gibi özgür yaşaması, Kürt kültürü ve dili'nin özgürce gelişmesi için feryat eder. Tüm bunları sağlamanın yolunun çağdaş bir millet olmaktan geçtiğine inanır. Kürtlerin aslında hiçbir yönü ile komşu halklardan geri olmadığını yalnızca birlik ve iyi yöneticilerden yoksun olduğunu savunur. Bu nedenle şiirlerinde komşu halkların sanatıyla dilleriyle yarışır ve bununla Kürtlerin sahip olduğu yeri dile getirir. Ancak Hani’de başka halkları karşısına alan bir milliyetçiliğe rastlanmaz. Tam tersine Hani hep eşitliği gösterir. Komşu halkların kültürel, tarihsel, dinsel yakınlıklarını kardeşlik olarak görür. Kimi şiirlerinde her bir mısrasını ayrı bir dilde (Kürtçe, Farsça, Türkçe, Arapça) ifadelendirdiği dörtlüklerde sembolize eder.[7]

Hani halka çok kolay bir şekilde dini eğitim vermek için hem Arapça hem de Kürtçe dilinde çok pratik ve halkın kavrayabileceği metotlar geliştirir. Hani’nin özellikle çocuklar için Nûbihara Biçukan adlı eseri yazar nitekim eserinde ‘’ne ji boy sahip rewacan, belki ji boy piçûkên kurmancan’ eder. Yani eseri küçük çocuklar için yazdım der.[8][9]

Edebiyat, şiir, tarih, astronomi ve fıkıh ile ilgili pek çok eser yazan Ahmed-i Hani 1707'de Doğubayazıt'ta vefat etmiştir. Türbesi Ağrı Doğubayazıt'tadır.

2015 yılında Ağrı Havalimanına Ahmed-i Hani ismi verildi[10]

Eserleri

Ayrıca bakınız

Kaynakça

This article is issued from Vikipedi - version of the 12/21/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.