I. İsmail

I. İsmail
شاه اسماعیل‎

Şah İsmail'in 17. yüzyılda bilinmeyen Floransalı bir ressam tarafından yapılmış portresi.
Hüküm süresi 1501-1524
Sonra gelen I. Tahmasb
Eş(leri) Taçlı Begüm
Çocukları Rüstem Mirza
I. Tahmasp
Sam Mirza
Elkas Mirza
Behram Mirza
Perihan Hanım
Mehin Banu Sultanem
Şah Zeynep
Ferengis
Haneş
Tam ismi
Ebu'l-Muzaffer bin Haydar bin Cüneyd es-Safevi
Hanedan Safevî Hanedanı
Babası Şeyh Haydar
Annesi Alemşah Halime Begüm
Doğum 17 Temmuz 1487(1487-07-17)
Erdebil, İran
Ölüm 24 Mayıs 1524 (36 yaşında)
Tebriz, İran
Defin Şah İsmail Türbesi, Erdebil
Dini Kızılbaş, Şii İslam[1]

I. İsmail veya Şah İsmail (Azerice: Şah İsmayıl Səfəvi, شاه اسماعیل,, Farsça: شاه اسماعیل‎; tam adıyla Abū l-Muzaffar bin Haydar as-Safavī) (17 Temmuz 1487; Erdebil, Akkoyunlular - 24 Mayıs 1524 Erdebil, Safevî Devleti, İran), Safevî Tarikatı'nın lideri ve Safevi Devleti'nin kurucusu ve ilk hükümdarı. Kurduğu devlette Türk dili saray ve ordu dili olarak Farsça bürokrasi dili olarak kullanılmıştır.[2][3][4]

Hayatı

İsmail, 17 Temmuz 1487 tarihinde Erdebil şehrinde Safevî Tarikatı'nın Türkmen[5] şeyh ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi.[6][7][8] İsmail'in babası Şeyh Haydar, dedesi ise Şeyh Cüneyd'dir. İsmail'in annesi Alemşah Halime Begüm Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'nın kızıdır. Şeyh Haydar, Kafkasya’ya düzenlediği seferinde öldürülmüş babası Şeyh Cüneyd'in öcünü almak için 1488'de Şirvanşahlar Devleti'e saldırır. Şirvan hükümdarı Ferruh Yasar yenilgiye uğrayarak Gülistan kalesine çekilir. Yedi ay muhasarada kaldıktan sonra Şirvan hükümdarı damadı olan Akkoyunlu sultanı Yakub Bey’den yardım istedi. Şeyh Haydar da, Alemşah Halime Begüm ile evlendiğinden, Yakup’un kardeşinin kocası idi, fakat Haydar’ın daha da güçlenmesini istemeyen Akkoyunlu hükümdarı Ferruh Yasar'a bir kuvvet gönderdi. Akkoyunlu ve Şirvanşah ordularıyla Taberistan yakınlarında yapılan savaşta Şeyh Haydar öldürüldü.[9]

Babası Şeyh Haydar öldürüldükten sonra, İsmail dayısı Sultan Yakup tarafından annesi Âlem şah Begüm ve kardeşleri Sultan Ali ve İbrahim ile birlikte Şiraz Valisi Mensur Pürnak Bey’in yanına gönderildi. İsmail o sırada bir yaşındaydı. Sultan Yakup'un ömrünün sonuna kadar onlar Fars'ta İstahr kalesinde hapsedildiler. Sultan Yakup 1490'da eşi tarafından öldürüldü.[10]

Akkoyunlu dönemi

Şah İsmail (Hatayi)

Akkoyunlu tahtına geçen Rüstem Bey kardeşi Baysungur ile yaşanan saltanat mücadelesinde Haydar'ın oğullarından yararlanmak için İsmail ve kardeşlerini hapisten çıkarıp serbest bıraktı. Nerede ise 4,5 sene (1489-1493)[11] hapiste kalmış İsmail kardeşleri ve annesi ile Tebriz'e geldiklerinde Rüstem tarafından çok saygılı bir şekilde karşılandılar. Fakat savaş sırasında İsmail'in büyük kardeşi Sultan Ali'nin ve Kızılbaşlar'ın cesurca çarpıştıklarını görünce korkuya kapılır, kendisini ve neslini ortaya çıkacak tehlikelerden korumak için Şeyh Cüneyd neslini ortadan kaldırmaya karar verir.[12] Önce Erdebil'e gitmelerine izin verilmiş kardeşlerin orada güçlenmesinden endişe eden Rüstem Bey onları tekrar Tebriz'e getirdi. Burada müritlerinin birinden Rüstem'in onu öldüreceğini duyan Sultan Ali kardeşleri ile birlikte Erdebil'e yola çıktı, onların gitmesini öğrenen Rüstem Bey arkalarından ordu yolladı, Erdebil yakınlarında Şam Esbi çevresindeki çatışmada Sultan Ali'yi öldürüldü. Ölümünden önce Şeyh Sultan Ali İsmail'i varisi ilan eder. Kızılbaşlar, İsmail'in arandığını öğrenince onu bir süre Erdebil'de daha sonra da Reşt'te gizlenmesini sağlarlar. Daha sonra iki kardeş Şii olan Lahican Valisi Karkiya Mirza Ali'nin davetini kabul edip Lahican’a gittiler. Onların Lahican’da olduğuna emin olan Rüstem 300 kişilik askeri güç yolladı, fakat Karkiya her iki kardeşi bir sepete koyarak onları ağaçtan sallayarak kardeşlerin Lahican topraklarında olmadığına yemin etmesi üzerine onlar Tebriz’e geri döndüler.[13] Birkaç ay sonra büyük kardeş İbrahim, annesinden uzak kalmaya dayanamadı ve Erdebil’e yola düştü.[14] Onun sonraki hayatı hakkında bilgi yoktur.

İsmail, Lahican’da Şii alimlerinden Mevlâna Şemseddin Lahicî’den Arapça, Farsça, Kur’an, tefsir ve Şiî mezhebinin prensiplerini ve Kızılbaş reislerden harp tekniklerini öğrendi.[1] Onun Lahican’da savaş eğitimi alıp almadığı konusunda pek bilgi yoktur.[15] Harekete geçmeye karar veren İsmail 1499 yılının Ağustos ayında yalnızca 7 sufi ile Lahican’ı terk etti. Erdebil'e vararak annesi ile görüştü, ecdatlarının mezarlarını ziyaret etti,[16] fakat Erdebil hâkimi Câkirlü Ali Bey’in baskısı ile Erdebil’i terk etmek zorunda kaldı.

Ebu'l Hayır (Şeybani Hanlığı)'na karşı zaferi

1500 yazında Erzincan'da Ustaclu, Şamlu, Rumlu, Tekelü, Zülkadir, Avşar, Kaçar ve Varsak Türkmen aşiretleri'nden oluşan 7.000 Kızılbaş İsmail'in davetine icabet etmiştir.[17][18] Kızılbaş ordusu Kasım 1500'de Kura Nehri'ni geçerek Şirvanşahlar Devleti üzerine yürümüştür. Gülistan Kalesi yakınında gerçekleşen Çabani Meydan Muharebesi'nde Şirvanşah Ferruh Yesar'ın ordusunu yenmiş ve Bakü'yü ele geçirmiştir.[19] İsmail Şerur Savaşı'nda Akkoyunlu Elvend Mirza'nin ordusunu yendi. Elvend Erzincan’a doğru kaçtı. Sonralar yeni ordu toplamaya çalışan Elvend 1504’de hastalandı ve ardından Diyarbakır’da öldu.[20] 1501 yılının yazında Tebriz'e girerek taç giyip resmen kendini “Şah” ilan etmiş,[21] Safevi Devleti'ni kurmuştur.[22] Şah olduğunda ilk yaptığı iş, Şii mezhebini resmi mezhep ilan etmesi oldu.

Akkoyunlu hanedanından kalan Murat Bey, büyük bir ordu topladı, Hemedan’da Elmakulağı’na[23] yerleşti, iki ordu arasında 21 Haziran 1503’de olan savaşta Kızılbaşlar galip geldiler, Murat Bey Şiraz'a kaçtı. İsmail 24 Eylül 1503 tarihinde Şiraz'a girmiş ve aynı yılın sonlarına kadar Azerbaycan, Fars ve Irak-ı Acem'in çoğu üzerinde hakimiyet kurmuştur.[24] 1508'de Bağdat'a girdi. 1510'da Merv yakınında Şeybani Hanlığı'nı yendi, savaşta Muhammed Şeybani Han'ın ordusundan çoğu asker öldürüldü. Muhammed Şeybani Han'ın cesedi bulundu ve Kızılbaşlar onun başını kesip Şah İsmail'in yanına getirdiler.[25]

Çaldıran Muharebesi

1514'te Çaldıran Muharebesi'nde Osmanlı padişahı I. Selim'e yenilmiştir. Savaş sırasında Şah İsmail kurşunla kolundan yaralanarak atından düşmüş, bir Osmanlı askerinin saldırısı üzerine Şah'ın yanındaki askerlerden Mirza Sultan Ali, "Şah benim" deyip süvariye doğru koşarak esir düşmüş, bu sırada bir seyis Şah'a atını vererek kaçmasını sağlamıştır.[26][27] Bu yenilgiden sonra ruhsal bir çöküntü yaşadı, savaştan uzak durmaya çalışırken ülke ile ilgili işlere pek önem vermemeye başladı, devlet işlerini daha çok emirlerine havale etti[28]. 1514'ten vefat edene kadar şah şahsen hiçbir savaşa girmemiştir.[29] İsmail 24 Mayıs 1524'te 37 yaşındayken iç kanamadan öldü. Erdebil'deki Safevi Türbesi'ne defnedildi. Şah İsmail'in on bir çocuğu vardı, bunların altısı erkek ve beşi kız idi.[30]

Şah İsmail döneminde Safevi-Osmanlı ilişkileri

Safevî Devleti gibi güçlü bir devletin kurulması Osmanlı İmparatorluğunu rahatsız ediyordu. Anadolu Kızılbaşlarının İsmail'in yanında yer alması, Osmanlı sınırında artan isyanlar ve dini sebepler I. Selim ile Şah İsmail'i karşı karşıya getirdi. 1513' de I. Selim, Safevî Devletine hücuma geçti. Sultan Selim'in yazdığı mektupların birisi Türkçedir diğerleri Arapça ve Farsçadır. Şah İsmail de hem Türkçe hem Farsça mektuplar yazmıştır.[31] Yine 1514 yılında Çaldıran Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu, Safevileri yenerek büyük bir galibiyet elde etti.

Katliam yaptığı iddiaları

Tebriz'i aldıktan sonra Akkoyunlu hanedanına mensup kişiler ile babası Şeyh Haydar'a karşı savaşanların mezarları açılıp kemikleri yakıldı. Akkoyunlu Elvend Mirza'nın askerlerinden 800'den fazlası kılıçtan geçirildi. Babası Şeyh Haydar'ın başının köpeklere atılmasının intikamını bütün sokak köpeklerini öldürerek aldı.[32] İlk üç halifeye lanet okumayanların katledilmesi,[33][34][35][36][37][38][39][40] Safevilere ve Şiilere sevgi duyan kişilere zulmeden Sünnilerin intikam ateşinde yakılmaları emredildi.[41] Tebriz ele geçirildikten sonra Azerbaycan'da pek çok kişi katledildi.[41][42]

Asta kalesi bir ay direndikten sonra aman dileyerek kaleyi teslim ettiler ancak kale halkına ve Türkmenlere katliam yapıldı ve kimi rivayetlere göre 30.000[43][44] kimi rivayetlere göre 10.000[45] kişi katledildi. Türkmenlerin lideri kazığa geçirtilip yakıldı.[35][43][46][47][48][49] Yezd ele geçirildikten sonra şehirde katliam yapılarak en az 7000 kişi öldürüldü.[50] Ebruh hakimi, Osmanlı elçisinin gözü önünde[51] kadın, erkek akrabalarıyla beraber ateşte yakıldı.[52][53][54][55] Kızılbaşlar, Tabes'i ele geçirdikten sonra 7.000[51][56][57][58][59][60] veya 1.000[61] kişi katledildi.

Babası Şeyh Haydar'la savaşanlar soruşturuldu ve bunun neticesinde pek çok Türkmen kabilesine mensup kişi öldürüldü.[60][61][62][63] Bağdat'a girince çoluk çocuk ayırt etmeden[64] pek çok Türkmen katledildi.[65] Ebu Hanife'nin türbesini yıkıp mezarını açıp kemiklerini yaktılar.[66]

Sünni şehri olan Herat'ı ele geçirince en az 2.000 veya 3.000 kişiyi öldürdü.[67] Herat'ta ilk üç halifeye lanet etmeyi reddeden Şeyhülislam Seyfeddin Ahmed yakılarak[68][69][70][71][72], Hafız Zeyneddin feci şekilde öldürüldü.[72][73][74]

Şairliği

İsmail'in Divan'ının Milli Şura Meclisi Kütüphanesi'nde (İran) bulunan bir yazma nüshasından iki sayfa

Şah İsmail, Hatai mahlasıyla şiirler yazdı. Sanatçı kişiliği çok zor koşullar altında geçen çocukluğu sırasında oluştu. Aruz ve heceyle yazdığı şiirler Azerbaycan edebiyatının Nesimi ve Fuzuli arasındaki döneminin en güçlü temsilcisi olduğunu kanıtlar. Özellikle heceyle yazdığı şiirler Anadolu'da gelişen tekke edebiyatını büyük ölçüde etkiler. Alevi-Bektaşi edebiyatının en güzel örneklerini sunar. "Hatai" takma adı ile Azerbaycan Türkçesinde şiirler de yazmıştır.

Şiirlerinde dini ve siyasi motifler de vardır:

Allah Allah deyin gaziler,
Gaziler deyen Şah menem,
Karşu gelün secde kılun,
Gaziler deyen şah menem.

"Sayılır"redifli hece vezni ile şiiri:

Hü Diyelim Gerçeklerin Demine
Gerçeklerin Demi Nurdan Sayılır
On İki İmam Katarına Uyanlar
Muhammed Ali'ye Yardan Sayılır

Üç Gün İmiş Şu Dünyanın Safası
Safasından Artık Olur Cefası
Gerçek Erenlerin Nutku Nefesi
Biri Kırktır Kırkı Birden Sayılır

İhlas İle Gelen Bu Yoldan Dönmez
Dost Olan Dostuna İkilik Sanmaz
Eri Hak Görmeyen Hakk'ı Göremez
Gözü Bakar Amma Körden Sayılır

Gerçek Aşık Menzilinde Durursa
Çerağ Gibi Yanıp Yağı Erirse
Eksikliği Kendözünde Bulunursa
O Da Erdir Yine Erden Sayılır

Şah Hatayi'm Eydür Bağdad'dır Vatan
İkilikten Geçip Birliğe Yeten
Erenler Yanında Kıyl Ü Kal Tutan
Yolu Dikenlidir Hardan Sayılır

Ayrıca bakınız

Notlar

  1. 1 2 TDV İslam Ansiklopedisi, cilt: 38, sayfa: 253
  2. The Qizilbash, Education and the Arts adlı kitabının XVI. bölümünün 169. sayfası
  3. A Study of History,V, s. 514-15
  4. Turko-Persia in Historical Perspective. Cambridge University Press. ss. 86-87
  5. Bernard Lewis, Orta Doğu s.130
  6. http://www.iranicaonline.org/articles/ebn-bazzaz
  7. V. Minorsky, "The Poetry of Shāh Ismā‘īl I," Bulletin of the School of Oriental and African Studies, University of London 10/4 (1942): 1006–53
  8. Muḥammad Kamāl, Mulla Sadra's Transcendent Philosophy, Ashgate Publishing Inc, 2006,
  9. E.J. Brill's First Encyclopaedia of Islam, 1913-1936, By M Th Houtsma, T W Arnold, A J Wensinck, pg.944
  10. Yusufcemali, Hayat-i İçtimâi, Ferhengi ve Mezhebi-i Şah İsmail-i Evvel, s. 51
  11. Roger, M.Savory, “İsma'il I”, The Encyclopaedia Of Islam, Netherland 1978, IV, s. 186
  12. A History of Persia, By Percy Molesworth Sykes, pg.241
  13. Yusufcemali, Teşkîl-i Devlet-i Safevî ve Ta’mîm-i Mezheb-i Şiî Devazdeh Emâmi Be Unvan-i Tenha Mezheb-i Resmî, s. 117
  14. Torkeman, Tarih- i Âlem Ârâ-i Abbasî, Kitap I, s. 25
  15. Yusufcemali, Teşkil-i Devlet-i Safevî ve Temim-i Mezheb-i Şiî Devazdeh Emami Be Unvan-i Tenha Mezheb-i Resmî, s. 118.
  16. Menuçehr Parsadust, Şah İsmail-i Evvel, Şirket-i Sehâmî-i İntişar, Tahran 1387. s.253
  17. H. Mustafa Eravcı, "Safevî Hanedanı", Türkler, C. 6, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, ISBN 975-6782-39-0, s. 884.
  18. Faruk Sümer, Safevi Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1992, s. 15.
  19. Nesib Nesibli, "Osmanlı-Safevî Savaşları, Mezhep Öeseşes, ve Azerbaucan", Türkler, C. 6, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, ISBN 975-6782-39-0, s. 895.
  20. Abdibey Nevid-i Şirazi, Tekellemete’l-Ahbâr, Abdol Hüseyin Navayi (ed.), Ney Yayınları, Tahran 1369 H.Ş/1990, s. 572.
  21. Savory, İran Asr-ı Safevî, s. 33
  22. Richard Tapper. "Shahsevan in Safavid Persia", Bulletin of the School of Oriental and African Studies, University of London, Vol. 37, No. 3, 1974, S. 324.
  23. Kadı Ahmet bin Muhammed, Kaffari-i Kaşanî, Tarih-i Cihan-Ârâ, Hafez Kitabevi, Tahran 1343 H.Ş/1964, s. 267.
  24. R. M. Savory, "The Consalidation of Safawid power in Persia", Der Islam, Vol. 41, 1965, pp. 71-72.
  25. Emir Mahmud, Handmir, Tarih-i Şah İsmail ve Şah Tahmasb, Mehmet Ali Cerrahî (ed.), Gostere Neşriyat, Tahran 1370 H.Ş/1991. s. 71
  26. Tacüt-tevarih, c. II., s. 270
  27. Hammer tarihi, c. IV., s. 138
  28. Gündüz, “Şah İsmail”, s. 255
  29. Savory, Studied On The History of Safawid Iran, s. 93.
  30. Penahisemnani Muhammed Ahmed, Şah İsmail Mürşid-i Sorh Külahan, Numune Yayınevi, Tahran 1371 H.Ş/1992. s. 99
  31. https://www.youtube.com/watch?v=WhJZpFaxXKk
  32. Giovvanni Maria Agiolello, Vincenzo D'Alessandri, Seyyahların Gözüyle Sultanlar ve Savaşlar, sayfa:185
  33. Hülasatu’t-Tevârih, s. 72-74
  34. Ahsenü’t-Tevârih, s. 85-86
  35. 1 2 Cevâhirü’l-Ahbâr, s. 119
  36. Lubbü’t-Tevârih, s. 394
  37. Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. 16-17
  38. Tekmiletü’l-Ahbâr, s. 40-41
  39. Zeyl-i Habibü’s-Siyer, s. 65
  40. Alem-ârâ-yı Abbasî, c. I, s. 47
  41. 1 2 Zeyl-i Habibü’s-Siyer, s. 66
  42. Ravzatü’s-Safeviyye, s. 154
  43. 1 2 Tarih-i Elfî, s. 322
  44. Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. s. 24-27
  45. Ahsenü’-Tevârih, s. 101, 108-109
  46. Alem-ârâ-yı Abbasî, c. I, s. 49-51
  47. Hülasatu’t-Tevârih, c. I, s. 83
  48. Tekmiletü’l-Ahbâr, s. 42
  49. Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. 24-27
  50. Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. 32
  51. 1 2 Habibü's-Siyer, c. IV, S. 480
  52. Lubbü’t-Tevârih, s. 400
  53. Tekmiletü’l-Ahbâr, s. 43, 44
  54. Alem-ârâ-yı Abbasî, c. I, s. 51
  55. Cevâhirü’l-Ahbâr, s. 122-123
  56. Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. 31
  57. Cevâhirü’l-Ahbâr, s. 123
  58. Ahsenü’t-Tevârih, s. 114
  59. Alem-ârâ-yı Abbasî, c. I, s. 52
  60. 1 2 Tekmiletü’l-Ahbâr, s. 44
  61. 1 2 Lubbü’t-Tevârih, s. 401
  62. Alem-ârâ-yı Abbasî, c. I, s. 53
  63. Hülasatu’t-Tevârih, c. I, s. 87
  64. Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. 35
  65. Ahsenü’-Tevârih, s. 136-137
  66. Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. 37
  67. Prof. Dr. Tufan Gündüz, Safevi tarihi uzmanı, https://www.youtube.com/watch?v=iDVQO9QNIIk
  68. Tarih-i Reşidî, s. 367
  69. Tekmiletü’l-Ahbâr, s. 50
  70. Cevâhirü’l-Ahbâr, s. 128
  71. Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. 55
  72. 1 2 Fütûhat-ı Şahî, s. 349
  73. Olaya bizzat tanık olan Zeyneddin Mahmud Vasıfî, Bedayiü’l-Vekâyi, Tahran 1350/1972, c. II, s. 248-249
  74. Tarih-i Reşidî, s. 366-367

Kaynaklar

Dış bağlantılar

I. İsmail
Doğumu: 17 Temmuz 1487 Ölümü: 24 Mayıs 1524
Resmî unvanlar
Yeni oluşum İran Şahı
1501-1524
Sonra gelen
I. Tahmasb
This article is issued from Vikipedi - version of the 1/9/2017. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.