Yahudilikte Musa

        
Yahudilik

Musa (İbranice: Moşe Rabenu משה רבנו), Yahudiliğin peygamberi.

Ailesi

Yahudi inancına göre Musa: MÖ 1392 yılında Mısır’da doğdu. Annesi Levi ailesinden Yehoved, babası aynı aileden Keat oğlu Amram'dır.

Amram ile Yehoved’in ilk önce Miryam adında bir kızları olur. Bundan dört yıl kadar önce Mûsâ’nın ağabeyi olan Hârûn (İbrânîce: Aaron) dünyâya gelir.

Doğumu ve saraya girişi

Hârûn’un doğmasından üç yıl sonra Mısır firavunu, Yahudilerin Mısır’da çoğaldıklarını ve güçlendiklerini görünce onları kontrol altına almak için üzerlerine angarya memurları koyar ve onları şehir inşaatlarında çalıştırmaya başlar. Bu şekilde de kontrol altında tutamayacağını anlayınca bu sefer de Mısır’daki ebelere "Bütün yeni doğacak İbrânî erkek çocukları öldürün ama kız çocuklarına dokunmayın" emrini verir. Mısırlı ebeler, bu emri yerine getirmekten korkarlar. Bu sefer de Firavun: "Bütün doğacak olan İbrânî çocuklar Nil nehrine atılacak" emrini verir. Bundan bir yıl kadar sonra Amram'la Yehoved’in bir erkek çocuğu olur. Onu Nil’e atmaya kıyamazlar ve sekiz günlük olunca usûlüne göre sünnet ederler. Üç ay kadar Musa’ya baktıktan sonra daha fazla bakamayacaklarını anlarlar, bir sepet yaparlar bunu ziftle sıvayıp daha o zamanki ismi Musa olmayıp bu isim daha sonra Firavun’un kızı Batya tarafından konulacak olan Musa’yı içine koyarlar ve Nil’e bırakırlar.

Musa’nın ablası ve henüz 6-7 yaşlarında olan Miryam (Meryem), sepetin ve kardeşinin akıbetini öğrenebilmek için sepeti takip eder. Sepet, Firavun’un sarayının bahçesine doğru süzülür. O sırada Firavun’un kızı Batya sepeti bulur, sünnetli olduğu için çocuğun İbrani olduğunu hemen anlarsa da bu çocuğa acır ve onu himaye eder. Ancak çocuk, hiçbir süt anneden süt emmemektedir. Bunun üzerine Miryam, Batya'ya ona bir süt anne bulmayı teklif eder ve kendi annesini çağırır. Çocuk, kendi annesinin sütünü içince firavunun kızı Batya, çocuğu kendi annesine emzirmesi için verir. Çocuk iki yaşına geldiğinde annesi Musa’yı firavunun kızına getirir. Firavunun kızı, çocuğa Musa (İbranice: Moşe משה, Sudan çıkarttım) ismini koyar ve onu evlat edinir. Bu tarihten sonra çocuk Musa adıyla anılmaya başlanır. Musa’nın anne ve babası tarafından konulmuş gerçek bir ismi olduğu kesindir. Çünkü Yahudi geleneklerine göre sekiz günlükken sünnet olan bir çocuğa mutlaka bir isim takılır. Ancak bu isim bilinmemektedir.

Saray günleri ve kaçış

Musa, Firavun'un sarayında bir Mısır prensi gibi yetiştirilir, iyi bir eğitim alır ve bir takım imtiyazlara sahip olur. Ancak ailesi ile kaldığı iki yıl içerisinde anne ve babasının verdiği eğitimle halkını, kökeni bilmekte ve kendini bir Mısırlıdan çok İbrânî olarak görmektedir.

Firavun, Musa’yı sevmekle beraber çocuktaki bir takım hareketlerden ve ileride tahtına göz dikebileceğinden kuşkulanmaktadır. Danışmanlarının da verdiği tavsiyeyle çocuğu sınamaya karar verirler. Bir kabın içine bir parça som altın ve bir adet kor haline gelmiş kömür koyarak Musa’ya uzatırlar. Böylelikle çocuğun altına olan zaafını kontrol edeceklerdir. Çocuk, önce altının parlaklığına ve câzibesine kapılıp elini altına doğru uzatırsa da daha sonra Cebrâil’in Musa’nın elini tutar kor kömürü alıp ağzına atmasını sağlar. Bu yüzden Musa, hayâtının sonuna kadar bir konuşma problemi yaşayacak, bâzı harfleri düzgün telaffuz edemeyecektir.

Bir gün Musa bir İbrânîyle Mısırlı bir Kıpti’nin kavga ettiğini görür ve onları ayırmak için araya girer ve yanlışlıkla Mısırlıyı öldürür. Bir süre sonra yine kavga eden o İbrânî’yle bir başkasının arasını bulmak isteyince o adam: "Seni üzerimize kim hakem tâyin etti? Yoksa o Mısırlıyı öldürdüğün gibi beni de öldürecek misin?" deyince, Musa olayın duyulduğunu ve yayıldığını anlar. Firavun da olayı duyar ve Musa’nın idâmını ister. Musa, bunun üzerine Mısır’dan kaçar.

Çöldeki günler ve evlenmesi

Musa, Midyan (Medyan) şehrine giderek orada bulunan Midyan’ın Peygamberlerinden Yitro (Şuayb)'la tanışır. Yitro, ona iyi davranır ve Musa’yı kızı Tsipora ile evlendirir. Bu evlilikten Musa’nın iki çocuğu olur. Musa, onlara Gerşom (yaşadığı yere ait olmayan) ve Eliezer adlarını verir.

Tanrı ile Konuşması

Bu sırada Firavun ölmüş, yerine başka bir firavun geçmiştir. Bu firavun da İbrânîlere baskılarını arttırmıştır. Musa ise kardeşlerinin acılarını hissetmektedir. Birgün Musa dağda gezerken yanan, ancak duman çıkartmayan bir çalılık görür. O anda Tanrı’nın sesini duyar. Tanrı, ona Mısır’da acı çekmekte bulunan Yahudileri Mısır’dan çıkartma görevini verir. Musa önceleri bu görevden kaçınır. Ancak Tanrı’nın emri olduğu için kabul eder.

Musa Tanrı’ya küçükken yaşadığı olaydan dolayı konuşma problemi olduğunu, firavunu iknâ etmekte problemler yaşayacağını söyler. Tanrı bunun üzerine ağabeyi Hârûn’un ona yardımcı olacağını, Musa’nın düşündüklerini Hârûn’un ağzından çıkacağını söyler.

Tanrı, ayrıca Musa’yı bir takım mucizelerle donatır. Bunlardan bir tanesi, yere atılınca yılana dönüşen ve tekrar eline aldığında eski haline dönen Musa’nın Asası'dır. Diğeri ise Musa elini göğsüne sokup çıkarttığında elini kar gibi bembeyaz ışıldatan, tekrar göğsüne sokup çıkarttığında normale döndüren mucizedir.

Musa, kayınpederi Yitro’dan Mısır’a gitmek için izin ister ve Yitro’dan Selametle git! yanıtını alınca karısı ve çocuklarını Midyan'da bırakıp Mısır’a doğru yola çıkar.

Firavunla görüşme ve Mısır’dan çıkış

Musa ile Harun, birlikte Firavunun karşısına çıkarlar. Musa, Yahudilerin serbest bırakılması konusunda Firavunu ikna etmeye çalışır. Firavun: "Senin Tanrın kim ki onun sözünü dinleyip İsrail Halkını salayım? Tanrını tanımıyor, İsrail Halkını da salmıyorum" yanıtını verir. Bunun üzerine Musa, asasını yere atar asa yılana dönüşür. Firavun’un sihirbazları da ellerindeki ipleri yere atarlar, onlar da yılana dönüşür ve Musa’nın yılanı, diğer yılanları yutar. Firavun’un sihirbazları, bunun bir sihir olmadığını, mucize olduğunu söylerlerse de Firavun ikna olmaz. Yahudiler üzerindeki yükü daha da arttırıp Yahudiler ile Musa’nın arasını açma yoluna gider.

Bunun üzerine Tanrı, Mısır’ın üzerine on bela gönderir. Ancak her seferinde Firavun "Salacağım!" diye söz verip bela ortadan kalkınca vazgeçer. Bu belalar:

  1. Nil’in bütün sularının kana dönüşmesi
  2. Bütün Mısır’ı kurbağaların basması
  3. Şehri bitlerin basması
  4. Vahşi hayvanların istilası
  5. Mısırlılarda baş gösteren salgın hastalıklar
  6. Mısırlılarda çıkan çıbanlar
  7. Dolu yağması ve hayvanların telefi
  8. Çekirge istilası
  9. Her yerin zifîri karanlık olması ve insanların hareket edememesi.
  10. Mısırlıların bütün ilk doğanlarının ölmesi.

Bu son belada Firavun’un çocuğu da ölünce Firavun, İsrail Oğullarını salmaya karar verir. Yahudiler, o gece apar topar Mısır’ı terk ederler; öyle ki ekmeklerini bile mayalamaya fırsat bulamazlar. (bkz. Matsa).

İsrail Oğulları, Musa’nın rehberliğinde Vadedilmiş Topraklar'a girmek üzere yola çıkarlar. Kızıldeniz önlerine geldiklerinde pişman olan Firavun ve orduları arkalarından yetişir. O arada Musa, asasını Kızıldeniz’e vurur. Deniz yarılır ve Yahudiler aradan geçerek karşıya ulaşırlar. Mısır ordusu da peşlerinden gelirken Musa, asasını tekrar vurur ve Kızıl Deniz kapanır. Firavunun ordusu da Kızıldeniz’in sularında boğulur.

Çölde kırk yıl

Bundan sonra Yahudiler, çölde kırk yıl dolaşırlar. Bu süre boyunca Tanrı’nın gökten yağdırdığı Man ile beslenirler. Man, mûcizevi bir yiyecektir. İnanışa göre sabahları çiğ gibi yağan Man, toplanıp öğütüldüğünde meydana gelen undan yapılan ekmek, her yiyeceğin tadını almaktadır.

Bu arada Musa'nın kayınpederi Yitro, karısı Tsipora ve iki çocuğu Gerşom ve Eliezer, Musa’nın yanına geri dönerler. O güne kadar Mısır'dan çıkan tüm insanlarla bire bir konuşan, onların anlaşmazlıklarına hakemlik eden Musa, kayınpederi Yitro’nun tavsiyesiyle halkını örgütler, onların başına liderler koyar. Böylece sorunların çözülmesini kolaylaştırır.

Musa, Sina dağında Yahudiliğin esâsı olan 10 Emir'i alır. Ancak aşağıya inmesi gecikince halkdan bâzıları altın bir buzağı yapıp ona tapmak isterler. Bunun üzerine sinirlenen Musa, 10 Emir tabletlerini kırar. Halkın pişmanlığı üzerine kısa bir zaman sonra tekrar 10 Emir tabletlerini Tanrı’dan alır. Altından bir Ahit Sandığı yapılır ve 10 Emir tabletleri bunun içine yerleştirilir. Ayrıca ibâdet etmek için seyyar bir çadır tapınak yapılır ve Yahudiler, kırk yıl boyunca çadır tapınak olan Mişkan’da ibâdet ederler ve orada kurban keserler.

Çölde geçen bu süre içerisinde Tanrı’dan yeni emir ve yasaklar gelir. Yahudilik tam olarak şekillenmeye başlar. Çölde nüfus sayımı yapılır, kabîleler belirlenir ve Vadedilmiş Topraklar'da nerelere hangi kabîlenin yerleşecekleri kararlaştırılır.

Musa, MÖ 1272 yılında 120 yaşında Moab ovasında Eriha karşısında bulunan Nebo dağındaki Pisga tepesine çıkar. Oradan Vaad Edilmiş Topraklar’a son bir kez bakar ve ölür. Eski Ahit'e göre Musa, bizzat Tanrı tarafından, Moab ülkesindeki Bet-Peor nehrine gömülür. Mezarının yeri bugün bilinmemektedir.

Ayrıca bkz.

Wikimedia Commons'ta Yahudilikte Musa ile ilgili çoklu ortam belgeleri bulunur.

İlgili belgeseller

İlgili filmler

This article is issued from Vikipedi - version of the 8/31/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.