Fıkıh


İslâm Fıkhı

Fıkıh (Arapça: فقه), sözlükte derinlemesine bilmek, kavramak anlamına gelir, terim olarak kişinin günlük hayatındaki yararına ve zararına olan şeyleri bilmesi demektir.

Müslümanlar Allah tarafından indirildiğine ve Kur'an ve sünnette ortaya konulduğuna inandıkları şeriatı ulema tarafından kendilerine iletilen sorunlara getirmeye çalıştıkları cevaplar (Fetva) ve yapılan yorum çabaları (İctihad) genişletmişler, bu amaçla kaynakları, kural ve prensipleri tespit etmeye çalışmışlardır.

Fıkıhla ilgilenen kişiye fâkih denir.

Etimoloji ve kavramlar

Fıkıh, Arapça kökenli bir sözcüktür. "Bir şeyin özünü ve inceliklerini kavramak" anlamındadır. Kur'an'da da bir bilimden çok "ince anlayış, keskin idrak ve konuşanın amacını anlamak" anlamlarında kullanılmıştır. "Fakih" ise "bir şeyi iyi bilen, iyi anlayan kimse" demektir. Çoğulu "fukaha"dır. Fakih kelimesinin İslam İlimlerindeki terim anlamı ise tarih içerisinde fıkıh kelimesinin değişen manası ile paralel olarak değişikliğe uğramıştır.[1]

Fıkıhcılar insan davranışlarını kategorize ederek onlara Farz, vacip, sünnet, müstehap, mübah, mekruh, haram gibi etiketler vermişlerdir. Fıkıhta fetva dilinde sık kullanılan diğer terimler ise Zeyd (x kişisi), yecüzü (caizdir, uygundur), la yecüzü (caiz değildir, uygun değildir) gibi deyimlerdir.

Giriş

İslamda Muhammed (s.a.v) sonrasında dini kuralların belirlenmesi ve şekillendirilmesi amacıyla yola çıkan ulemanın, günün şartları ve getirdiği yeni problemler karşısında Şeriat hükümlerinin ortaya çıkartılması veya bu konularda hüküm konulmamış ise yeni hükümlerin, konulmuş olan eski hükümlere kıyasla konulabilmesi gibi, ictihad (hüküm tesis etme) ve kurallar koyma çalışmaları yapılmıştır.

Tesis edilen hükümlerin delilleri ile birlikte bilinebilmesi ve aynı delillere dönük eleştiri ve yeni yorumlar yapılabilmesi, farklı anlayışların ve fıkıh mezheplerinin oluşumuna yol açmıştır. Müslümanlar arasında Şeriat'ın aksine fıkıh kutsallık içermez ve farklı ve birbirini kıyasıya eleştiren mezhepler (İslam dini fıkıh mezhepleri) değişik coğrafya ve topluluklar arasında yaygınlaşır.

Fıkhın çalışma alanı ibadet, muamelat ve cezaları hukuku gibi şeriatın tekabül ettiği alanları kapsamakla birlikte günümüzde laik eğilimlerin artması ile özellikle ibadetlerle ilgili bir alan görünümü oluşturulmuştur.

Fıkıh usulü

Fıkıh usulü İslami kural ve kanunların teorik çalışmalar kısmını oluşturur. Bu kapsamda bir konu ile ilgili kaynakların neler olduğu veya olabileceği ile ilgili görüşlerin ortaya konması, değerlendirilmesi, ayet ve hadislerin konu ile ilgili açık bir hüküm ifade edip etmediğinin tartışılması, ayet ve hadislerin bağlam, kapsam, istisna, mutlakiyet vb. açılarından değerlendirilmesi, birbiri ile çelişen kaynakların uyumlulaştırılması veya hangisinin tercih edileceği gibi konularla ilgilenir.

Fıkhın 4 asli kaynağı vardır: Kur'an, Hadis, İcma, Kıyas. Bunların dışında fer'i denilen kaynakları vardır ki onlardan bazıları şunlardır: istihsân, istislah, İstishâb, örf, Şeriatü men kablena, Mesalih-i mürsele Seddi zerai. Osmanlı imparatorluğu'nda uygulandıktan ve bu imparatorluk dağıldıktan sonra oluşan İslam dinine mensup ülkelerde uygulanmaktadır.

Ancak uygulamada İslam dünyasında özellikle ibadetler konusunda duruma özel birçok ifade genelleştirilerek yaygınlık ve devamlılık kazanmıştır. Bu durumun Kurban ibadeti ve hicap uygulaması gibi örnekleri bulunmaktadır. Bir başka örnek ise fıkıh tanımlarına göre açık ve tartışmasız olması gereken farz ve haram gibi kavramların içeriğinin mezheplere göre farklılıklar göstermesidir.

Tarihçe

İslamiyetin ilk devirlerinde islam dini ile ilgili bütün çalışma ve tartışmalar fıkıh disiplini altında yapılmaktaydı. Daha sonra fıkıh, Hicri 1. asırda (Miladi 7.- 8. yüzyıllar) sadece ameli yani eylemsel konulara has kılınan, İslam hukuku olarak ayrı bir ilim haline geldi. Fıkhın metodolojisi anlamına gelen Fıkıh Usûlü müctehidin (yani dinde hüküm verebilecek şahsın) şer'î hükümleri tafsili (açıklayıcı) delillerinden çıkarmasına yarayan kurallar bütünüdür. Fıkıh usûlü açısından elimize ulaşan ilk eser hicri 2. yüzyılda İmam Şafii'nin Er-Risale fil-Usul adlı eseridir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. Hayreddin Karaman, "Fakih", Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. XII, s. 126.
This article is issued from Vikipedi - version of the 12/13/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.