Aziz Georgios Kilisesi (Kurbinovo)

Aziz Georgios Kilisesi

Kurbinovo Aziz Georgios Kilisesi

Temel bilgiler
Yer Kurbinovo, Makedonya Cumhuriyeti
İnanç Hristiyanlık
Mezhep Ortodoks
Durum kapalı
Mimari
Mimari biçim Bizans mimarisi
İnşaat başlangıç tarihi 1185-1190
Tamamlanma tarihi 1191
Özellikler
Genişlik 15x7 m
Kubbe sayısı 0
Malzemeler moloz taşı & tuğla

Aziz Georgios Kilisesi (Makedonca: Црква Св. Ѓорѓи) Makedonya'da Kurbinovo mercinde Prespa Gölü kenarında, Baba Dağı'nın eteklerinde bulunan bir Bizans kilisesidir.[1] Kazıların gösterdiğine göre kilise 12. yüzyılda bir yerleşim alanı içinde bulunmaktaydı. Ancak bu yerleşim 18. yüzyılda terkedilmiş, halk günümüzde Kurbinovo olarak bilinen, kiliseden yaklaşık 2 km uzaklıkta bulunan köye yerleşmiştir. Kilise 303 yılında Nikomedia'da şehit düşen Aziz Georgios'a adanmıştır. 19. yüzyılda çeşitli restorasyonlar geçiren kiliseye 20. yüzyılın başlarında ahşap bir tavan ve sundurma eklenmiştir.[1]

Tarihleme

Kilise'nin ilk dönemlerinin tarihi hala karanlıktır. Sadece Altar'ın doğu kısmında bulunan bir yazıt, kilisenin freskler ile süslenişinin 22 Nisan 1191 yılında, Bizans hükümdarı II. Isaakios Angelos döneminde yaptırıldığını aktarmaktadır. Kilisenin inşası da muhtemelen bu tarihten birkaç yıl önce olmalıdır. Buna göre kilise 1185-1190 tarihleri arasında inşa edilmiştir denebilir.[2] Bu epigrafik kanıt ilk olarak 1958 yılında restorasyon çalışmaları sırasında keşfedilmiş ve daha önce 1940 yılında M. Radivoje Ljubinković tarafından yapılan ikonografik ve stilistik karşılaştırmalar sonucunda kabul edilen tarihlemeye uymaktadır. Diğer bazı yayınlar fresklerin ortaya çıktığı tarihi hatalı olarak 16. yüzyıl olarak kabul etmişlerdir.

Kilisenin inşa tarihini aktaran yazıt kilisenin ne inşa edildiği dönemin şartları ne de freskleri kimin yaptırdığı hakkında bilgi vermektedir. Aynı şekilde freskleri yapan sanatçının da kim olduğu bilinmemekte, bu yönde herhangi başka bir yazılı işaret de bulunmamaktadır. Batı duvarında bulunan kilise banisinin freski kiliseyi inşa ettiren kişinin sosyal statüsü hakkında bilgi verici olabilirdi, ancak fresk ciddi biçimde hasar görmüştür. Burada tasvir edilen 4 kişinin yüzleri silinmiş ve bu kişilerin kim olduğunu bildiren yazıtlar da bulunmamaktadır. Bu karakterlerin giydikleri kıyafetlerden yola çıkarak birisi II. Isaakios Angelos, bir diğeri Angelos'un eşi Macaristanlı Margaret olarak tanımlanmıştır. Bu figürlerden üçüncüsü Ohrid Başpiskoposu X. Johannes Kamateros olabilir, dördüncü figür ise tanımlanamamıştır. Tanımlanamayan bu figür kıyafetleri nedeniyle büyük ihtimalle soylu sınıfına mensuptu.

Cloisonné

Mimari

Kilisenin mimarisi 15x7 metre uzunluğunda tek nefli ve düz tavanlı oluşu sebebiyle oldukça basit bir şema ortaya koymaktadır. Uzun dikdörtgen biçimli nefi doğuda içine entegre edilmiş taht ile yarım dairesel bir Apsis kesmektedir. Apsis'in hemen önünde Apsis içine yerleştirilmiş iki ikiz pencere tarafından aydınlatılan monolitik bir altar bulunur. Bema kilisenin geri kalan bölümünden iki yükseltme ile ayrılır. Kilisenin girişi alışık olunduğu üzre batı yönünde bulunur. Ancak ana giriş dışında kuzey ve güney duvarlarında da birer kapı daha bulunur. Kuzey yönünde bulunan kapı, kilisenin bu yönde kestiği yamaç sebebiyle pencere seviyesinde hizalanmıştır. Üç kapının da üzerlerinde bir lünet ve iki adet arşivolt bulunur. Çatının hemen altında kalan kısımda hem kuzey hem de güney yönünde yuvarlak kemerlere sahip olan iki pencere bulunur. Yarım dairesel kemerle sarılan yedinci bir pencere açıklığı batı yönünde bulunurken, güney duvarında bulunan iki ayrı pencere kilisenin aydınlanmasına katkıda bulunur.

Yapı malzemesi olarak kabaca yontulmuş ve harçla tutturulmuş moloz taşı ile kiremit kullanılan yapı, taşların -özellikle doğu duvarında- iki sıra kiremit kullanılarak yerleştirilmesi ile düzenlenmiştir ve bu haliyle mimarlık tarihi terminolojisinde Cloisonné metodu olarak bilinen metodu hatırlatır. Apsis'in sağında ve solunda pencere yüksekliğinde bulunan iki adet niş aynı zamanda pastoforyon olarak da bilinen diakonikon ve prothesis odalarının işlevini görmektedir. Bu iki niş dışında yan duvarlarda da iki adet boşluk bulunur. Güney yönündeki kuzey yönündekine kıyasen daha alçak şekilde konumlanmış olsa da yakınında tasvir edilen piskopos figürünün bir kısmını almaktadır. Üst kısım nispeten daha düzenli tamamlanmışken, kilisenin alt kısmının duvar işi oldukça kabaca bitirilmiştir. 11. yüzyılda dini yapıların cephelerini daha canlı düzenleme yönünde bir akım başlamış ve bu akımın sonucu olarak cepheler nişler, tuğla ve frizler tarafından gevşetilmiştir. Makedonya'da bunun örnekleri özellikle Kesriye'de tuğla ile desenlenen yapıda görülebilir. Çift arşivolt ve lünet uygulaması da yine bu akımın neden olduğu bir durumdur ve özellikle 11. yüzyıldan itibaren Bizans mimarisinde yaygındır.

Freskler

Kilise hem iç mekan hem de cephelerinde fresk süslemeleri barındırmaktadır. Bu freskler Bizans sanatında Makedonya Rönesansı olarak da bilinen dönemin en iyi freskleri olarak bilim camiasında kabul edilirler.[3] 25 Nisan 1191'da[4] resmedilmeye başlanan freskler İsa, Cebrail, Meryem, Aziz Kiril ve Methodius, İskenderiyeli Cyril, Yahya, Parascheva, Aziz Demetrius ve Aziz Georgios gibi figürleri göstermektedir. Duvarlar aziz figürleri dışında 12 Ortodoks bayramını simgeleyen tasvirlerle süslüdürler.

Cephe

Cloisonné metodu kullanarak düzenlenen batı cephesinde kapının üst eşiğine kadar bu metod taklit edilir. Orijinal olmayan diğer tuğlalar Apsis'in alçak bölgelerinde ve güney kapısının üzerindeki ilk arşivoltta karşımıza çıkar. Kilisenin dış cephesine yapılan fresklerin tümünün rengi atmış ve figürler belirsizleşmiştir. Günümüze nispeten daha iyi ulaşan freskler ise batı girişinin lünetinin sağında ve solunda bulunan hale, kalkan ve mızrakla tasvir edilen süvari figürüdür. Sol taraftaki azizin hemen üzerinde görkemli kıyafetlere ve ayakkabılara sahip iki kişi görülürken, sağdakinin üzerinde bir başka kişi figürü bulunur. Kapının üzerindeki ilk arşivoltta iki satırlık yazıt bulunur. Kuzey lünetindeki tasvir malesef günümüze ulaşamamıştır. Ancak onların yerine arşivoltleri sarmalayan geometrik ve floral süslemeler oldukça iyi bir biçimde korunagelmiştir. Güney lünetinin kemerinde taklit tuğlalar bulunur. Panelin merkezi motivi, kilisenin adandığı Aziz Georgios'un da katıldığı Deesis sahnesidir. Bu kapının yanında daha küçük boyutlarda dört sıra halinde tasvir edilmiş bir programdan zayıf izler görebilmek mümkündür.

Sanatçı ve Stili

Fresklere yapılan yakın bir inceleme, fresklerin yapımında en az 3 ayrı ressamın çalıştığı izlenimini uyandırmaktadır. Ancak Staro Nagoricane'deki Aziz Georgios Kilisesi'nin aksine buradaki fresklerin ressamları ismen bilinmemektedir. Yine de sanatçıların becerileri arasındaki bir fark tespit edilebilmektedir. Aralarında en yetenekli olanın kilise içinde büyükçe yer kaplayan İsa Mesih ve Aziz Georgios ikonunu ve doğu duvarının üst kısmında bulunan freskleri yaptığı söylenebilir. Bir diğeri yan duvarların süslemesi ile uğraşırken, aralarında en yeteneksiz olanının batı duvarı ve doğu duvarının alt kısmı ve kuzey duvarında küçük bir kısımda çalıştığı tespit edilebilir. Sanat tarihçileri kilisede yapılan süslemelerin bölgede ikamet eden sanatçılar tarafından yapıldığı konusunda hemfikirdir. Aralarında en yetenekli olan sanatçının ayrıca çok da uzak olmayan Kesriye'de 1180 yılında doktor azizler olarak bilinen Cosmas ve Damian kilisesinde de çalıştığı düşünülmektedir.

Kilisenin stili ile ilgili olarak, fresklerin Komnenos döneminde yaşanan gelişmenin son aşamasını teşkil ettiği ifade edilebilir. Buna rağmen resim yaratımında sıkıca bağlı kalınan simetrik formların terk edilmeye başladığı da gözlemlenebilmektedir. Sanatçıların dikkat çeken diğer özellikleri, normalden daha uzun tasvir edilen vücutlar ve figürlerin suratlarındaki ifadesizlik olarak sayılabilir. Bunların yerine figürlerin kıyafetlerine yerleşen huzursuz ve perdeliymiş hissi veren kumaş çizimleri adeta bir duygu ifadesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Sadece bu açıdan yapılan bir değerlendirme, tasvir edilen karakterlerin duyguları hakkında fikir sahibi olmak açısında yardımcı olabilmektedir. Ancak bu durum en yeteneksiz sanatçı olarak nitelenen ressamın, Koimesis olarak da bilinen Meryem'in ölümü sahnesinde bir istisna teşkil eder. Bu sahnede Meryem'in ölümü karşısında üzüntü duyan figürlerin duyguları suratlarından okunabilmektedir.

Yapının durumu ve restorasyonlar

İç mekanda bulunan çoğu fresklerin renk yoğunluğunu kaybettiğini söylemek mümkündür. Bu freskler arasında yalnızca doğu duvarında bulunan freskler daha iyi bir durumda günümüze ulaşabilmişlerdir. Zemine yakın kısımdaki fresklerin altında kalan ilk bölgede bazı yerlerde mermer taklitleri günümüze ulaşmamıştır. Mermer taklitlerin üzerinde bulunan ilk fresk sırasında yer alan aziz figürlerinin neredeyse hepsi özellikle güney duvarında kilise içine nüfuz eden nem sebebiyle ciddi biçimde hasar görmüştür. Kuzey duvarında bulunan aziz freskleri ise yapının inşa edildiği konum gereği yaslandığı yamaç nedeniyle nemden daha iyi korunabilmiştir.

Kuzey duvarında bulunan kapının üst eşiğini süsleyen Aziz Demetrius figürünün, iyi bir inceleme yapıldığında asıl resim şemasına ait olmadığı anlaşılır. Bu figürün 16. yüzyılın sonları yahut 17. yüzyılın başlarında yapıldığı kabul edilir. Fresklerin geçirdiği değişimler -lünette bulunan freskler hariç- güney cephesinde bulunan freskleri de kapsayabilir. Ancak bu konu hakkında farklı fikirler ifade edilmiştir. Bazı bilim insanları bu fresklerin geçen yüzyılda yapıldığını iddia ederken, M. Miljković-Pepek'e göre bu freskler 14. yüzyıl üretimleridir.

19. yüzyılın ortalarında çıkan bir yangın kiliseye ve özellikle de güney duvarına zarar vermiştir. Bu yangında yapının sundurması da çökmüştür. Bu yangın sonucunda 1847 yılında yapılması zorunlu olan restorasyon bazı talihsiz değişikliklere neden olmuştur. Restore edilen yapıya inşa edilen ahşap çatı, yapının üst kısımlarında bulunan bazı fresklerin tamamen kaybına neden olmuştur. Yapılan talihsizlik değişikliklere yeni açılan iki dikdörtgen pencere ve yan duvarlarda bulunan kapılarda yapılan değişiklikler de eklenebilir. Bu restorasyonda ayrıca yapının orijinal ikonastasis'i değiştirilmiş ve batı cephesindeki süvari azizler ile lünette bulunan freskler farklı figürler ile değiştirilmiştir.

20. yüzyılın ilk yarısında gerçekleşen bir başka restorasyonda ise daha sonra inşa edilen ve orijinal yapıya ait olmayan batı sundurması ortadan kaldırılmıştır. Bu sundurmanın izleri hala batı cephesinde görülebilmektedir. 1985 yılına gelindiğinde çatı kaldırılmış ve duvarlar yaklaşık 50 cm daha yükseltilmiştir. Bu çalışmada daha önce kapatılan yan kapılar açılmış, zemin yüksekliği yenilenmiş, freskler temizlenmiş ve restore edilmişlerdir. Fresklerin temizlenmesi işleminde bir önceki restorasyonda üzeri kapatılan batı duvarındaki süvari azizler yeniden ortaya çıkarılmıştır.

Galeri

Literatür

Dipnotlar

This article is issued from Vikipedi - version of the 1/7/2017. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.