Manisa Tarzanı

Manisa Tarzanı

Türkiye'nin ilk çevrecisi Manisa Tarzanı'nın bir fotoğrafı.
Doğum Ahmeddin Carlak
1899
Samarra, Osmanlı İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm 31 Mayıs 1963 (64 yaşında)
Manisa, Türkiye Türkiye
Anıtlar Manisa'nın birçok yerinde
Milliyet Türk
Diğer ad(lar)ı Ahmet Bedevi
Vatandaşlık Osmanlı İmparatorluğu, Türkiye
Ödüller İstiklal Madalyası

Manisa Tarzanı, resmî kayıtlara göre Ahmeddin Carlak ya da kendi ifadesi ile Ahmet Bedevi (d. 1899 Samarra, Osmanlı İmparatorluğu - ö. 31 Mayıs 1963 Manisa, Türkiye) Kerkük kökenli bir Türkmen. Kurtuluş Savaşı'ında savaştığı için İstiklal Madalyası sahibidir. Hayatını Manisayı tüm Türkiyeye örnek olacak şekilde ağaçlandırmaya adamış ve yaşadığı süre boyunca binlerce ağaç dikmiştir. Spil Dağı'nda yaşayan ve Manisa sokaklarında üzerinde sadece şort ile dolaşan Ahmeddin Carlak'a halk 1934 yapımı Tarzan filmi Manisa sinemalarında gösterime girdikten sonra yaşamını bu filmle özdeşleştirerek Manisa Tarzanı adını takmıştır. 1963 yılında hayatını kaybedince Manisa halkınca bir efsaneye dönüştürülmüş, ilde birçok heykeli dikilmiştir. Her yıl ölüm yıldönümü olan 31 Mayıs gününde Manisa'da hatırası için törenler düzenlenir.

Hayatı

Türk Ordusu'nda hem I. Dünya Savaşı, ardından hem de Kurtuluş Savaşı' na katılır. Ancak Kurtuluş Savaşı'ndan hemen önce, Kafkas Cephesi'nde Kâzım Karabekir Paşa'nın komutası altında er olarak olarak görev alır.

Kurtuluş Savaşı' nın ardından Türkiye Büyük Millet Meclisince Kırmızı Şeritli (kurdelalı) İstiklal Madalyası ile şereflendirilir. Her resmi kutlamada göğsüne bağladığı bir palmiye yaprağının üzerine bu madalyayı takar ve tören alanına büyük bir gurur içinde katılır.

Kurtuluş savaşı sonlarında İtilaf Devletleri Ordularını geri çekilişleri esnasında Batı Anadolu'daki her yeri ateşe verir. Alevler öyle kuvvetlidir ki Manisa'nın yemyeşil manzarası katran karasına dönüşür.

Tutkulu bir doğa sevdalısı olarak bu durumu üzüntüyle gören Bedevi, savaş sonrasında Manisa'nın manzarasını tekrar yeşile dönüştürmek üzere burada kalmaya karar verir. Askerlik bitmiştir, ancak ona göre bu vatan için ağaç dikmek yeni bir kutsal görevdir. Azimle mücadele ederek birkaç senede mutlu sona ulaşır.

Yoksul ve yalnız bir yaşam geçirir. 1 Haziran 1933'te 30 lira aylıkla bahçıvan yardımcısı olarak Manisa Belediyesi'nin kadrosuna alınır.

Kendisi de yoksul olduğu halde Belediye'den aldığı aylığı fakirlere yiyecek ve giyecek almak için harcayacak kadar yardımseverdir.

Yaz, kış şortla ve lastik pabuçlarla dolaşır, Sadece üzerine eski gazete sererek kullandığı ahşap bir sedirinin bulunduğu Spil Dağı'ndaki küçük kulübesinde yorgansız, yataksız ve yastıksız uyur.

Tek malvarlığı bunlardır. Yaşamında fazla masrafı olmadığından paraya ihtiyaç duymaz, kazancını fakirler için harcar.

Bir süre sonra saçını ve sakalını uzatmaya karar verir ve görünümünden ötürü halk ona "hacı" demeye başlar. Başkalarının 25-30 dakikada çıkabildiği Spil Dağın'daki Topkale Tepesine o, lastik pabuçlarıyla birkaç dakikada çıkar, kendi saatine göre saat 12:00 olunca muhtemelen askeriye'den kalma eski bir top arabasından 1 el top atışı yaparak saatin 12:00 olduğunu halka da bildirir. Bu yüzden halktan bazıları ona "topçu hacı" da der.

1950 Genel Seçimi'nde bayan bir öğretmenle birlikte Demokrat Parti (DP) (ki aynı adlı filmde bu parti "Ulusal Parti" olarak değiştirilmiş şekilde geçer) lehinde şehirde büyük bir kampanyaya girişir. Tüm şehir onun arkasında DP'ye destek için bir arı sürüsü gibi çalışır. Kampanyaya tüm şehir halkı katılır. Sonuçta DP kazanır.

Manisa Tarzanı 31 Mayıs 1963 yılında hayata gözlerini yumar.

Yaşamıyla iyi bir spor adamı ve gençlere iyi bir modeldi. Manisa Dağcılık Kulübü'nün kurulmasında yardımcı olmuştur. Ağrı, Cilo ve Demirkazık Dağlarına Tırmandı. Sinema tutkunu, okumayı seven, yeniliklere açık biriydi.

Her şeyin doğal olanını kullanmayı tercih ederdi. Üzerine sürdüğü güzel kokuları bile özenle seçtiği bitkilerin yağından, kendi eliyle hazırlardı. Hep soğuk suyla duş alarak vücudunu zinde tutardı. Böylesine takdire şayan biriydi.

Makam ve mevkii sahibi olmayı ve ihtiyacından çok para elde etmeyi aklından bile geçirmezdi. Hayatını Manisa'ya ve Manisalılara hizmet etmeye adamıştı.

En ilginç özelliğiyse yetiştirdiği her ağaca ve çiçeğe "çocuklarım" diye hitap edip onlarla dertleşmesiydi.

Bir gün başrolünde Johnny Weissmuller' in oynadığı 1934 yapımı Tarzan filmi Manisa sinemalarında gösterime girdiğinde halk, Ahmet Bedevi'nin yaşamını bu filmle özdeşleştirerek bu kahramanı Manisa Tarzanı olarak anmaya başlar.

Manisa Tarzanıyla ilgili anılar

"Anıtın Çiçeklerine Ben Bakarım"

Tarih 8 Eylül 1956. Manisa Dağcılık Kulübü öğrencilerinden Engin Kongar Niğde'deki Aladağların Demirkazık zirvesine tırmanırkaen kayalıklardan yuvarlanarak hayatını kaybeder. Kongar bu şekilde ölen ilk dağcımızdır.

Üç yıl sonra Kongarın anısına yapılan bir anıt için açılış düzenlenir ve kalabalık arasında Bedevi de vardır. Bedevi'nin aklına birden nişanlısı Meral'in ölümü gelir. O da Kurtuluş Savaşında Türk Ordusuna katkıda bulunmak üzere gönüllü olarak Bedeviyle beraber cepheye giderken kayalıklardan yuvarlanarak hayatını kaybeder. Bedevi hamle yapsa da onu kurtaramaz.

Bu acıyı tekrar hissederek Kongar'ın gözü yaşlı annesinin yanına gelir ve "Anneciğim üzülme, ben bu anıtın çiçeklerine her gün bakar, onları hiç soldurtmam" dedi.

"Onu görmek için halk izdiham yaratıyordu"

Manisa Dağcılık Kulübü Kurucularından Haydar AKSAKAL anlatıyor:

"Tarzan'la birlikte Konya'ya gitmiştik. Orada Mevlana Müzesi'ni gezmeye karar verdik. Tarzan, kenti her zamanki gibi şortuyla geziyordu ve müzeye geldiğimizde kapıdaki görevli, onu bu kılığıyla içeri alamayacağını söyledi. İçeri girmek için direnmemiz işe yaramadı. Ancak daha sonra Tarzan, görevliye kapıdaki tabelayı gösterdi. Tabelada Mevlana'nın o meşhur sözü, "Ne olursan ol gel" yazıyordu. Bunun üzerine görevli çok mahcup oldu; özür dileyerek bizi içeri kendisi davet etti.

Tarzan her zamanki gibi Konyada da kılığıyla çok dikkat çekmişti. İnsanlar onu görmek ve ona dokunmak için birbirini eziyor, zaman zaman trafiğin bile aksamasına neden oluyorlardı. Bu nedenle dönemin Konya Valisi şehirde gezmemizi yasaklamıştı ve şehirden ayrılana kadar stadyumda kalmamızı istemişti. Niğde'de de insanların izdihamı yüzünden ezilme tehlikesi atlatıp polise sığındık. Buna rağmen Tarzan insanların arasına çok karışmayan, içe kapanık bir yapıdaydı."

Bibliyografya

Kaynak web siteleri

Kaynak kitap ve basılı yayınlar

This article is issued from Vikipedi - version of the 9/16/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.