İskender Lahdi

İskender lahdi

İskender Lahdi, MÖ 4. yüzyıla ait, Sidon Kralı Abdalonymos'a ait olduğu düşünülen kral lahiti.[1] Uzun cephesinde Makedonya Kralı Büyük İskender'in Perslerle yaptığı savaşlara ilişkin rölyefler bulunduğu için "İskender Lahdi" adıyla tanımlanmıştır.[2] Osman Hamdi Bey tarafından 1887 yılında Sayda'daki (eski adi Sidon) kral mezarlarında yapılan arkeolojik kazılarda bulunmuştur.[3] İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nde bulunan en önemli eser olarak kabul edilmektedir.[2]

Tarihçe

İlk Türk arkeoloğu kabul edilen Osman Hamdi Bey, 1887 yılında Sayda'da yaptığı kazılarda bir kral mezarlığı bulur. Bu mezarlarda 22 adet kral lahidi ortaya çıkarılır. Bu lahitler daha sonra antik dönem sanatının köşe taşlarını oluşturacaktır. Sayda Krallarına ait bir dizi kronolojik (zaman sırasına göre) lahdin yer altı mezar odalarına gömü­lü bulunması, uluslararası bir heyecan uyandırır ve haber Avrupa ve Amerika dergilerinde yer alır.[4]

İçlerinde en eskisi Mısır Firavunlarının kullan­dığı antropoid (insan biçimli) Tabnit Lahdi olmak üzere, Satrap Lahdi, Likya Lahdi, Ağlayan Kadınlar Lahdi ve İskender Lahdi gibi önemli lahidler İstanbul’a taşınır. Bu kazılarda bulunan İskender Lahidi ise arkeoloji dünyasının başyapıtlarından sayılmaktadır.[4]

Özellikleri

Lahdin uzun yüzlerinden birinde İskender Persleri bozguna uğratırken görülüyor.

Dünyanın en büyük lahdi olup agırlığı 25 tondur. Sayda Kral Nekropolü 3 nolu mezar odasında bulunmuştur. Lahit bir tekne ve bir kapaktan oluşur. Ölçüleri 2,12 x 3,18 x 1,67 metredir. Yunanistan’ın ünlü pentelikon mermerlerinden yapılmış ve boya da kullanılmış, boyaları kısmen uçmuştur. Üçgen alınlıklı, çatı kapaklıdır[3]

Lahdin en önemli sahnesi, belki de ana sah­nesi, uzun yüzlerinden birinde yer alan Persler ve Yunanlar arasındaki bir savaş sahnesidir. Savaş sahnesinin İskender'in MÖ 333 yılında kazandığı, ona Fenike ve Suriye kapısını açan Issos savaşını temsil ettiği düşünülür. Bu savaşın sonuçlarından biri de, lahdin sahibi olduğu sanılan Abdalonymos'un yazgısının değişmesi ve bir süre sonra Sidon kralı olmasıdır.

1980’lerin başında iki Alman Chr. Wolters ile V. von Graeve, İskender Lahdi’ni ultraviyole floresans ışınlarıyla tarayarak, kimyasal ve fiziksel araştırmalar yaparak boyanın özgün olduğunu kanıtladılar.[5] 1980'de antik eserlerin orijinal renklerini ortaya çıkarmak üzere Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Alman Arkeoloji Vakfı bir çalışma başlattı. 25 yıl süren bu çalışmanın sonunda İskender Lahdinin de orijinal renklerle hazırlanmış bir rekonstrüksiyonu oluşturuldu ve dünyanın çeşitli müzelerinde gösterilmek üzere sergilere gönderildi.[5]

Betimlemeler

Lahdin uzun yüzlerinin birinde Makedonlar ile Persler arasında bir savaş sahnesi, diğerinde ise dostluk içinde yapılan bir av sahnesi canlandırılmıştır.

Savaş sahnesinin olduğu uzun yüzde, en solda atının üzerinde İskender gösterilir. İskender, Herakles soyundan geldiğine inandığı için, başında Nemea aslanının postu ile tasvir edilmiştir. Buna ek olarak, kulağının yanında, Mısır tanrılarından Ammon'un simgesi olan koç boynuzu görülmektedir. Lahdin üzerindeki bu tasvirden dolayı lahdin ismi İskender ile bütünleşmiştir. Lahdin ön yüzünde solda atının üzerinde İskender gösterilmiştir. Yunanlar ile Pers askerleri kıyafetlerinden kolaylıkla ayırt edilebilir. Yunanlar kısa tunik veya pelerin giyerken, Pers askerlerinin pantolonlar, birkaç kattan oluşan uzun kollu gömlekler ve sadece gözleri ve yüzlerinin bir kıs­mını açıkta bırakacak şekilde saran başlıklar giydikleri göze çarpmaktadır.[6] İskender komutanlarına traş olmalarını emrettiği için Makedon askerleri sakalsızdır. Buna karşın Pers askerlerinde bıyık görülür.

Lahdin kısa yüzlerinden birinde yer alan av sahnesi

Lahdin ikinci uzun yüzünde iki av sahnesi canlandırılmıştır. Burada Makedonyalıların Persler ile dostça ve ortaklaşa düzenledikleri geyik, panter ve aslan av sahneleri görülür. At ve arabalarla avlanmanın Yakındoğu uygarlıklarına ait bir özellik olduğu, İskender'in de Fenike'de bu tür avlara katıldığı bilinmektedir.[2][4] Lahdin bir yüzünde savaşan iki kavmin bu yüzünde dostluk içinde bir aslan avı partisinde görüntülenmesi tarihsel süreç ile ilişkilidir. İskender'in III. Darius'u Issus'ta yendikten sonra Amanos dağlarını aşıp Akdeniz kıyısını izleyerek Suriye'ye girdiği bilinmektedir. Pers yönetiminden hoşnut olmayan Sidon halkı, zengin kentlerinin kapısını Makedonya ordusuna açmış ve İskender'den kendilerine bir kral seçmesini istemişlerdir. İskender, Sidon'a kral seçecek zamanı olmadığından, bu işi Hephaestion'a vermiştir. Onun bulduğu Abdalonymos ise Sidon krallık ailesiyle ancak uzaktan akraba olup, kral seçilinceye kadar kentin dışında sakin bir hayat sürmüştür. Adı, Farsça 'tanrıların hizmetçisi' anlamına gelen Abdalonymos'un, daha sonra kendi için hazırlattığı lahdin süslemelerinin arasına İskender'in ve Hephaestion'un tasvirlerinin konulmasının nedeni budur.[2]

Av sahnesi oldukça canlıdır. Sahnenin tam ortasında avlanan aslan bir Pers'e saldırmış ve dişlerini Pers'in atına geçirmiştir. Saldırıya uğrayan Pers mızrağını korkusuzca kaldırmış aslana saplamak üzeredir. Onun yardımına koşan atlı bir Makedon ile yaya bir Pers görünmektedir. Saldırıya uğrayan Pers'in yeni kral Abdalonymos, yardıma koşan Makedon'un ise İskender ya da generallerinden Hephaestion olabileceği ileri sürülmüştür.[4] Yardıma koşan Pers ise aslanın arkasına öldürücü bir darbe vurmak üzere baltasını yukarı doğru kaldırmıştır. Aslan vücuduna aldığı darbelerden dolayı kanlar içindedir. Hareketler o ka­dar seri ve sert verilmiştir ki her avcının elbisesi hare­ketle orantılı dalgalı ve kar­maşık gösterilerek sanatsal bir şölen oluşturulmuştur.[4]

Lahdin kısa olan ön yüzünde de bir avlanma sahnesi yer alır. Bu sahnede sadece Persler yer alır. Beş Pers bir panter ya da parsa çok sayıda öldürücü darbe indirmiştir. Panterin yaralarından kan fışkırır. Panterden korkan bir at ters yöne doğru kaçmaya çalışırken, bir Pers atı zaptetmeye çalışmaktadır.

Lahdin ön ve arka kısa yüzlerindeki alınlıklarda oldukça şaşırtıcı ve ortak temalı bir sahne yer alır. Bu sahnede Makedon askerleri birbirleri ile savaşmaktadır. Bir tarafta yerde ölü ya da yaralı bir asker çıplak ayaklı bir Makedon tarafından götürülmeye çalışılmakta, bir başka Makedon asker ise bir diğeri tarafından saçlarından yakalanmış durumdadır. Saçlarından yakalanan askerin yüzünden korku okunur. Diğer alınlıkta da yerde ölü bir asker ve birbirlerizle çarpışan Makedon askerler görünür. Bir başka gariplik de Makedon askerleri hep sakalsız gösterildiği halde bu sahnelerde sakallı bir Makedon askerinin yer almasıdır. Alınlık sahneleri lahdin en karmaşık ve yoruma açık bir sahneleridir. Bu sahnelerin İskender'in ölümünden sonra komutanları arasındaki çekişmeleri anlatmak için yapıldığı ve sakallı askerin Philipp III. Arrhidaios olduğu ileri sürülmüştür.[4] Heykeltıraş, Arhidaios’u sakallı göstererek onun statüsünü göstermeye çalışmış olabilir.

Lahdin uzun yüzündeki savaş sahnesinin renkli rekonstrüksiyonu

Bezemelerin incelenmesi lahdi yapanların doğu süsleme sanatını çok iyi bildiğini göstermektedir. Akroterin üst sırası yer yer sadece kanat parçaları kalmış kartallarla dönüşümlü olarak yerleştirilmiş kadın başlarından oluşmuştur. Eski Suriye’de kartalların ölülerin ruhlarını cennete taşıyan kuşlar olduğuna inanılırdı. Her iki alınlığın tepe akroterleri Pers grifonları ve bitkisel bezemelerle süslüdür. Alınlığın köşelerine lahdin koruyucusu olarak birer aslan oturtulmuştur.[6]

Boyalar ve renkler

Lahit oldukça canlı görünür. Bunun en önemli nedeni figürlerin tamamının yüksek kabartma olması ve boyanması, buna karşın arka zeminin boyanmayıp sadece cilalanarak bırakılmış olmasıdır. Boya ve renklerin bu şekilde seçilmesi boyanmış olan öndeki figürleri arka plandan ayırarak anlatılan savaş sahnesini daha canlı bir hale getirir. Makedonyalı asker ve komutanların giysi ve pelerinlerde kırmızının tonlarının kullanılması da muhtemelen onların kahramanlığını vurgulamak içindir.

Turizm rehberi İsmail Altınçekiç lahdin renk zenginliğinden öygüyle bahsettikten sonra bir detayı şöyle anlatır[4] :

Lahid’de menekşe, kırmızı, pembe, kahverengi, mavi, sarı, mor gibi gerçek renklerin tüm tonları kullanılmıştır. Bu renkliliğin ve ressamlık ustalığının en ayrıntılı ve özen­li gösterildiği sahne ise Pers bir askerin kendini korumak için kaldırdığı kalkanının iç yüzüne yapılmıştır. Kalkanı­nın iç yüzündeki Pers Büyük Kralı Darius’un kabul sahnesinin betimidir ve tüm ayrıntıları ile gösterilmiştir. Kalkanın boyutu düşünüldüğünde sahnenin buraya us­talıkla sığdırılması ve detaylarındaki ustalık hayret uyan­dırır. Usta olasılıkla çok ince ve sert fırçalar kullanmıştır ki giysilerdeki hiçbir ayrıntı gözden kaçınmamıştır.

Lahdi boyayan ressamların da yontucu kadar usta oldukları sanılmaktadır. Lahit bitirildiğinde gözler, kirpikler, dudaklar ve giysilerin mor, sarı, mavi, kırmızı ve menekşe rengiyle boyandığı, figürlerin tenine hafif vernik sürüldüğü anlaşılmaktadır.[6] Bir iddiaya göre, Philoxenus adlı Eretrialı bir ressamın boyama işini yaptığı söylenir. Philoxenus’un savaş sahneleri içeren benzer resimler yaptığı söylen­cesi bu fikrin oluşmasında etkin olmalıdır.[4]

Lahdin kopyaları

İskender lahdinin orijinalinden yüzde beş küçük olan bir kopyası 1999'da Japonya'nın Kaşivazaki kasabasındaki Türk köyüne götürülmek üzere Türkiye'de üretilmiştir[7].

Lahdin orijinalinden yüzde beş küçük bir başka kopyası ise Üsküp'te 2014 yılında açılan Makedonya Ulusal Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.[8]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Dış bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 12/28/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.